Günümüzün başarı odaklı kültürü, insanları kronik strese sokuyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun ruh sağlığı üzerindeki etkilerini ve psikolojik dayanıklılığın önemini anlattı.

Günümüzün “daha çok şeye sahip olma” odaklı başarı kültürünün insanları kronik strese soktuğunu ve bunun bedelinin ruh sağlığıyla ödendiğini söyleyen Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Toksik başarı öğretisi yapan modernizm, ‘mükemmel olmalısın, hep alkışlanmalısın’ diyor. Bu, kronik strese sebep oldu. Şu an New York'ta, İstanbul'da da öyle, kanalizasyonlarda antidepresan ölçülebilir hale geldi.” dedi.
Prof. Dr. Tarhan, eğer yaşam felsefesi değişmezse 2030’larda antidepresan satışının daha da artacağını öngörüyor.

Başarı teorileri ve psikolojik elastikiyet

Başarısızlıklar ve zorluklar karşısında yıkılmamanın sırrının “psikolojik dayanıklılık” olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, bu kavram için “psikolojik elastikiyet” tanımını önerdi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, başarı kavramını üç temel yaklaşım üzerinden açıkladı:

Elektronik sigara gençler için büyük tehlike
Elektronik sigara gençler için büyük tehlike
İçeriği Görüntüle

• Hedef odaklı başarı: Belirlenen hedefe ulaşmak, özellikle Batı felsefesinde mükemmeliyetçilik ve rekabet çerçevesinde ele alınır.
• Anlam odaklı başarı: Kişinin haz değil, anlam odaklı bir yaşam felsefesi vardır ve süreçte gösterilen çaba başarı olarak tanımlanır.
• Transandantal başarı: Kişinin kendi hedeflerine ulaşması kadar topluma katkısı, kendini aşabilmesi ve değer üretmesi de başarı kapsamındadır.
Prof. Dr. Tarhan, bu üç yaklaşımın birleşmesiyle çok boyutlu bir başarı anlayışının ortaya çıktığını vurguladı.

Sosyal medya ve toksik başarı

Prof. Dr. Tarhan, sosyal medyanın klasik başarı anlayışını nasıl değiştirdiğine de dikkat çekti:
“Fiziksel görünüm, maddi zenginlik, yüksek takipçi sayısı veya fazla beğeni almak gibi ölçütler ‘başarı’ olarak sunulmaktadır. Bu durum, bazı araştırmacılar tarafından toksik başarı kültürü ya da başarı pornosu olarak adlandırılmaktadır. Adeta bir ‘başarı şehveti’ şeklinde, dışsal onay peşinde koşma eğilimi yaygınlaşmıştır. Ancak bu tür bir yaklaşım uzun vadede bireyleri tatmin etmiyor.”

Gerçek başarı içsel motivasyondan geçer

Prof. Dr. Tarhan, gerçek başarının dışsal alkışlara bağımlı olmamakla başladığını belirterek, başarıyı süreç ve içsel motivasyon üzerinden tanımladı:

“Başarı sonuç değil, süreçtir. Yolda olan kişi, hedefe ulaşmak değil, yolda olmaktır. Bu şekilde düşünürse bir kimse, bugün merdiven çıkarken, ‘Bugün bir basamakla başarılı oldum ama önümde çok basamaklar var!’ der.”
Buna paralel olarak, dış ödüle bağımlı olmamak ve “iç ödül” mekanizmasını çalıştırmak önem taşıyor: “Bir hafta öncesine göre şunları başardım diyebilmek,” öz şefkat odaklı yaklaşımların kalıcı mutluluk getirdiğini gösteriyor.

Derin ilişkiler ve duygusal zeka

Prof. Dr. Tarhan, yüzeysel ilişkilerin hakim olduğu bu çağda, anlamlı ve derin bağlar kurabilmenin de bir başarı ölçütü olduğunu söyledi:

“Derin ilişki kurabilmek de başarıdır. Şu an bu çağda yüzeysel ilişkiler var, derin ilişki kuramıyor insanlar. O derin ilişki insanda yalnızlık duygusunu gideriyor.”
Ayrıca öfke ve manipülasyon risklerine de dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, toksik kişiler ve egoların başarı yolunda engel oluşturabileceğini belirtti.

Başarısızlık ve içsel olgunluk

Modern başarı anlayışının insanları kronik strese soktuğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, başarısızlığı bir tehdit değil, “gelişme fırsatı” olarak görmenin önemine değindi. İnsanların kendileriyle yüzleşmesi, öz eleştiri ve içsel olgunluk kazanmasının özgüvenin en büyük göstergesi olduğunu ifade etti:

“Bu bir olgunlaşma işaretidir. Bu insanın kişilik olgunluğuyla bilgeleşmesidir. Bunu uygulaması kolay değil ama en azından bu yolda olmak gerekiyor.”

Evliliğin bitmesini bir başarısızlık olarak görmenin yanlış olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, ayrılmayı bir sonuç olarak değerlendirdi.

Psikolojik dayanıklılık ve otantik mutluluk

Prof. Dr. Tarhan, psikolojik dayanıklılığın ve içsel mutluluğun önemini şöyle özetledi:

“Otantik mutluluk, cezaevinde de olsa mutlu olabilmektir. Sarayda da olsa şımarmamaktır. Her ortamda mutlu olmayı başaran, dört mevsim açan çiçekler gibi insan…”

Gerçek başarı, dış koşullara bağlı değil, bireyin kendi içsel gelişimi ve öğrenme yolculuğuyla ölçülür.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ