SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tanrıverdi, tekrar eden boğaz ağrısının birçok farklı hastalığın belirtisi olabileceğine dikkat çekerek, bu durumun ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Boğaz ağrısının yalnızca mevsimsel bir rahatsızlık olarak görülmemesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Tanrıverdi, “Strep A, influenza (Grip), soğuk algınlığı (Nezle) gibi enfeksiyonlar, uzun süreli ve şiddetli boğaz ağrılarına sebep olur” dedi.
Strep A enfeksiyonu
Doç. Dr. Tanrıverdi, Strep A’nın bademciklerin akut enfeksiyonu olduğunu ifade ederek, “Genellikle virüsler tarafından oluştuğu bilinmesine rağmen, yüzde 5-10’u bakteriler tarafından da oluşmaktadır. Bakteriler içinde en sık etken S. pyogenes’tir. Toplum içinde Strep A enfeksiyonu olarak bilinir” dedi.
Strep A’nın özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha sık görüldüğünü belirten Tanrıverdi, maske kullanımı gibi korunma önlemlerine dikkat edilmemesinin bulaş riskini artırdığını söyledi. “Yakın temas ve solunum yolu en önemli bulaş şeklidir. Strep A vücuda girdikten sonra hastalık belirtileri 2-4 gün içinde başlar. Ani başlayan ateş en önemli belirtisidir. Ateşle birlikte hastada boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, bulantı ve boyunda ağrılı lenf bezleri olur. Strep A tedavisi gecikirse veya doğru tedavi verilemezse akut romatizmal ateş (ARA) ve akut glomerulonefrit (böbreklerdeki küçük filtrelerin iltihaplanması) gelişebilir” ifadelerini kullandı.
Tanıya ilişkin olarak hastanın hikayesi ve fizik muayenenin önemine değinen Tanrıverdi, “Boğazda bademcikler üzerinde beyaz lezyonların görülmesi, boyunda büyümüş lenf bezlerinin tespiti, hasta yaşının 40 yaş altında olması ve hızlı antijen testi kullanılması tanıyı kolaylaştırır” diye konuştu.
Strep A tedavisinde penisilinin ilk seçenek olduğunu vurgulayan Tanrıverdi, “Tek doz benzatin penisilin G, kas içine yapılır. Beraberinde ateş, boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları için semptomatik tedavi verilir. Korunmada kalabalık yaşanan yerlerde havalandırmaya, maske kullanımı ve el hijyenine dikkat edilmelidir” dedi.
Grip (İnfluenza)
Sonbahar aylarında sık tekrarlayan boğaz ağrılarının bir diğer önemli nedeninin grip olduğunu belirten Tanrıverdi, “Bu hastalarda boğaz ağrısı yanında yüksek ateş, baş ağrısı, öksürük, kas ve eklem ağrıları belirtileri vardır. Salgınlar yapabilir ve savunma sistemi zayıf kişilerde (1 yaş altı bebekler, 65 yaş üstü yetişkinler, gebeler, kemoterapi kullanan hastalar, diyabeti ve hipertansiyonu olan kişilerde) yaşam kaybına neden olabilir” uyarısında bulundu.
İnfluenzanın kuluçka süresinin genellikle 1-3 gün olduğunu belirten Tanrıverdi, “Kuluçka döneminden sonra hastada şiddetli boğaz ağrısı, ateş, kas ve eklem ağrıları, kuru öksürük ve iştahsızlık belirtileri olur. Çocuklarda bu belirtilere ek olarak huzursuzluk ve uyku hali vardır. Hasta şikayetleri geçmesine rağmen boğaz ağrısı ve halsizlik şikayeti 1-2 haftaya kadar sürebilir” dedi.
Tedavide yatak istirahatinin önemine değinen Tanrıverdi, belirtilerin başlamasından sonraki ilk 3 gün içinde antiviral tedavi (Oseltamivir) uygulanmasının hastalığın daha hafif geçirilmesini sağladığını, antibiyotiklerin ise grip tedavisinde etkili olmadığını vurguladı.
Soğuk algınlığı (Nezle)
Doç. Dr. Tanrıverdi, “Nezle burun akıntısı, aksırık, boğaz ağrısı ve genellikle hafif bir baş ağrısının eşlik ettiği bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu belirtilere öksürük, iştahsızlık, halsizlik ve nadir olarak ateş eklenebilir” diyerek, hastalığın genellikle 200 farklı virüs tarafından oluşturulduğunu belirtti.
En sık nedenin rinovirüsler olduğunu söyleyen Tanrıverdi, “İnsanlarda en sık rastlanan enfeksiyon hastalıklarından biri olan soğuk algınlığı, sonbahar ve kış aylarında sık görülür. Yetişkinler yılda 2-3, çocuklar ise 6-12 defa hastalığa yakalanabilirler. Damlacık yoluyla doğrudan veya kontamine yüzeylerden dolaylı temasla bulaş olur” dedi.
Tedavide semptomatik yaklaşımın uygulandığını ifade eden Tanrıverdi, “Ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler kullanılır. Antibiyotikler kullanılmaz. Erişkinlerde birinci kuşak antihistaminikler, dekonjestanlar denenebilir. En iyi destek tedavisi bol sıvı tüketmek ve istirahat etmektir. El yıkama ve antiseptik kullanımı virüs yayılımını azaltır. Eldiven ve maske kullanılabilir” diye konuştu.