Uzman Klinik Psikolog Tuğçe Tunçel, aldatmanın sadece fiziksel değil, duygusal ve sosyal boyutlarıyla da görülebildiğini vurguladı. Tunçel, aldatmanın bir ilişkiyi bitirebileceği gibi, doğru yaklaşımla süreci güçlenerek atlatmanın mümkün olduğunu söyledi.
Aldatma, sınır ihlali demek
“Aldatmanın en yalın tanımı, bir ilişkinin tarafları arasında karşılıklı olarak belirlenen sınırların ihlalidir,” diyen Tunçel, “Başka bir ifadeyle, taraflardan birinin ilişki dışı bir bağ kurması, verilen güvenin ve sadakatin zedelenmesi anlamına gelir. Çoğu zaman aldatma denildiğinde akla yalnızca cinsel eylemler gelse de aslında aldatma sadece fiziksel değil; duygusal ve sosyal (sanal) boyutlarıyla da karşımıza çıkar.” şeklinde konuştu.
Tunçel, fiziksel aldatmanın ilişki dışı cinsel eylemleri, duygusal aldatmanın romantik paylaşımları ve flörtleşmeyi, sosyal veya sanal aldatmanın ise dijital iletişim araçları üzerinden gelişen bağları kapsadığını ifade etti. “Sadece mesajlaştık, bu aldatma mıdır?” sorusuna yanıt veren Tunçel, “Eğer bu iletişimin partner tarafından görülmesi istenmiyor, gizleniyorsa, bu bir sınır ihlalidir ve dolayısıyla aldatmadır.” dedi.
Aldatmanın nedenleri çok boyutlu
Bir ilişkide aldatmanın yaşanmaması için güven, sadakat ve duygusal bağlılığın korunması gerektiğini söyleyen Tunçel, aldatmayı tek bir nedene indirgemenin mümkün olmadığını belirtti. Tunçel, bireysel, ilişkisel ve çevresel faktörlerin aldatmayı tetikleyebileceğini aktardı:
Kaçıngan veya güvensiz bağlanma örüntüsü
Düşük kendilik değeri ve dışarıdan onay arayışı
Narsistik özellikler
Heyecan arayışı veya kimlik sorgulamaları
Travmalar, madde ve davranışsal bağımlılıklar
Ayrıca, ilişkide iletişim kopuklukları, duygusal veya cinsel tatminsizlik, ihmal edilme ve uzun süren çatışmalar da sadakatsizliği tetikleyebiliyor. Günümüzde tüketim kültürü ve sosyal medyanın etkisiyle “yenisi her zaman daha iyidir” anlayışının sadakat kavramını zayıflattığını dile getirdi.
Aldatmanın etkileri ve iyileşme süreci
Tunçel, aldatmanın hem birey hem de ilişki üzerinde derin etkiler bırakabileceğine dikkat çekti: “Aldatılan kişi, ilk etapta bir şok yaşar; durumu inkâr eder, ardından öfke, suçluluk, kıyaslama ve özgüven kaybı gibi duygularla baş etmeye çalışır. Bu süreç, travma sonrası stres bozukluğuna benzer belirtiler gösterebilir.”
Aldatan kişi ise çoğu zaman ikircikli duygular içinde olup, suçluluk ve pişmanlık hissederken, kimi zaman savunmaya geçiyor. Tunçel, güvenin yeniden inşasının ancak açık iletişim, doğru sınırlar ve profesyonel destekle mümkün olabileceğini söyledi.
Duygusal iyileşme mümkün
“Öfke, üzüntü, kafa karışıklığı gibi duygular bastırılmamalı. Güvendiğiniz bir dost veya aile üyesiyle paylaşım yapmak duygusal yükü hafifletir. Uzman eşliğinde özdeğerin yeniden yapılandırılması ve travma çalışması sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlar,” diyen Tunçel, aldatmanın bir kriz olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.
Sadakat kendine de dürüst olmak demek
Tunçel, aldatmanın sadece ilişkiyi değil, bireyin kendini nasıl iyileştirdiğini de etkilediğini belirtti. “Sadakat, yalnızca bir başkasına değil, kendine ve kendi ihtiyaçlarına karşı dürüst olabilmektir. İyileşmek mümkündür; sabırla, kendine dürüst kalarak ve gerektiğinde profesyonel destek alarak,” diyerek sözlerini tamamladı.




