AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısı sonrası gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Sanal bahis ve kumar faaliyetlerine sert tepki gösteren Çelik, bu tehdidi “toplumu çürüten bir salgın” olarak nitelendirdi ve mücadele için kapsamlı bir eylem planının devrede olduğunu vurguladı.
Ömer Çelik, sanal bahis ve kumarın toplumda derin yaralar açtığını ifade ederek, yaşanan birçok aile dramı ve intihar vakasının arka planında bu sorunların yer aldığını söyledi. Bu tehlike ile mücadelede devletin tüm imkânlarının seferber edildiğini belirten Çelik, siyasi sorumluluk gereği sürecin MYK düzeyinde yakından takip edildiğini kaydetti. Sanal kumarın yalnızca bir ekonomik sorun değil, aynı zamanda ahlaki çürüme ve milli güvenliği ilgilendiren ciddi bir toplumsal tehdit olduğunun altını çizdi.
Dijital erişim riskine dikkat çekildi
Günlük hayatta yoğun kullanılan cep telefonları ve dijital platformların, zararlı içeriklere ulaşımı kolaylaştırdığına dikkat çeken Çelik, bu durumun tehdidi daha da büyüttüğünü belirtti. Hukuk çerçevesinde devletin tüm kabiliyetleri kullanılarak, bu yapılarla sert ve tavizsiz şekilde mücadele edileceğini ifade etti.
Gönüllü dönüş süreci
Çelik, 8 Aralık tarihinin Suriye halkı açısından özgürlüğün simgesi olduğunu vurgulayarak, Esad rejiminin ardından halkın direnişle kendi kaderine sahip çıktığını dile getirdi. Türkiye’nin sürece sadece güvenlik perspektifi ile yaklaşmadığını, Suriye’de hayatın yeniden normalleşmesine yönelik güçlü destek verdiğini belirtti. Türkiye’de misafir edilen Suriyelilerin, gönüllü ve onurlu şekilde ülkelerine dönüşlerinin devam ettiğini söyleyen Çelik, bu duruşun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın insani ve ahlaki kararlılığı sayesinde sürdürüldüğünü vurguladı.
Suriye’de üç ayrı güvenlik tehdidi
Ömer Çelik, Suriye’de sahayı tehdit eden üç ayrı yapıya dikkat çekti. Lazkiye bölgesindeki Esad rejimi kalıntılarının mevcut yönetime karşı girişimler planladığını söyleyen Çelik, bu grupların Alevi ve Şii toplumu temsil etmediğini açıkça ifade etti. Güneyde ise Siyonist çizgide hareket eden ve Dürzi toplumu temsil etmeyen ayrılıkçı unsurların faaliyetlerinin bölgenin bütünlüğü açısından tehlike oluşturduğunu dile getirdi. Kuzey ve kuzeydoğu Suriye’de SDG/PYD yapılanmasının terör faaliyetleri yürüttüğünü belirten Çelik, bu örgütün eylemlerinin Kürt halkı adına lanse edilmesinin büyük bir istismar olduğunu söyledi.
SDG açıklaması: Terör demokrasiyle maskelenemez
SDG’nin varlığının demokrasi söylemiyle örtülmeye çalışıldığını belirten Çelik, terör örgütlerinin hiçbir etnik ya da dini grubun kazanımı olarak gösterilemeyeceğini vurguladı. Terörle elde edilen hiçbir sonucun meşru sayılamayacağını ifade eden Çelik, bu yaklaşımın bölgedeki halkların istismar edilmesi anlamına geldiğini kaydetti.
10 Mart Anlaşması ve silahsızlanma süreci
Suriye’de çözümün temel şartının 10 Mart Anlaşması’nın uygulanması olduğunu belirten Çelik, silahların tamamen bırakılması ve teröre bulaşmamış unsurların Suriye ordusuna entegre edilmesinin hedeflendiğini söyledi. Anlaşmanın, Suriye’deki Kürt vatandaşların hak ve özgürlüklerini teminat altına aldığını vurgulayan Çelik, bölünmeye ve ayrıştırıcı politikalara karşı güçlü bir birlik mesajı verdi.
Terörsüz Türkiye vurgusu
Çelik, Türkiye’nin temel hedefinin “terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge” olduğunu belirterek, bu yol haritasının kararlılıkla uygulandığını söyledi. Bazı dönemlerde sürecin yavaş ilerlese de istikrarlı şekilde devam ettiğini ifade eden Çelik, ideolojik, mali ve silahlı tüm terör yapılanmalarının tasfiye edilmesinin esas hedef olduğunu vurguladı.
Sahada TSK ve MİT takibi
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın sahayı çok yakından izlediğini belirten Çelik, silah bırakma sürecinin titizlikle kayıt altına alındığını ve tersine bir hareketlenme olması durumunda derhal müdahale edildiğini söyledi. Sürecin başarıya ulaşması için tüm devlet kurumlarının koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.




