Türkiye’nin bazı köylerinde, toprak altından adeta “kırmızı altın” değeri taşıyan bir ürün çıkıyor: Safran. Yıllarca buğday, arpa ve mısırla yetinen çiftçiler, artık rotayı çok daha kazançlı bir bitkiye çevirdi.
Safran, yalnızca rengi ve kokusuyla değil, ekonomik değeriyle de üreticilerini büyülüyor. Türkiye’nin Safranbolu başta olmak üzere birçok bölgesinde deneme ekimleri yapılan bu bitki, az alanda yüksek gelir sağlıyor. Üstelik bakım maliyeti düşük, dayanıklı yapısıyla çiftçilere avantaj sunuyor.
Bir kilogram safran elde etmek için yaklaşık 150 bin çiçeğin hasat edilmesi gerekiyor. Bu yüzden safranın kilosu, bazı dönemlerde 600 bin liraya kadar alıcı bulabiliyor. Sadece mutfakta değil, ilaç, kozmetik ve parfümeri sektörlerinde de talep gören safran, adeta toprağın altından fışkıran servet olarak anılıyor.
Safran üretimi: Sabır ve kazanç
Uzmanlar, safran yetiştiriciliğinin sabır isteyen ama kazancının büyük olduğunu vurguluyor. Ekim sonrası toprağın sessizce filizlenmesini beklemek gerekiyor. Ancak ilk hasat alındığında, mor çiçekler üreticiye sadece gelir değil, umut da sunuyor.
Safranın fiyatı günümüzde gram altınla yarışıyor ve ihracat potansiyeli giderek artıyor. Avrupa’dan Orta Doğu’ya, hatta Japonya’ya kadar safran talebi yükselişte.
Az alanda çok kazanç
Safran, özellikle küçük tarlalar için büyük fırsatlar sunuyor. Uzmanlar, Türkiye’nin iklim koşullarının safran üretimine uygun olduğunu belirtiyor. Gelişen ihracat potansiyeli ve yüksek kâr marjı, safranı tarımda “yeni altın madeni” haline getiriyor.
Bir zamanlar sadece birkaç köyde bilinen bu özel bitki, artık Türkiye’nin dört bir yanında “servet çiçeği” olarak anılıyor. Küçük bir tarlayla başlayan girişimciler, bir yıl içinde hayatlarını değiştiren kazançlar elde edebiliyor.
Tarımda yeni gelir kapısı arayanlar için safran, hem yüksek kazanç hem de ihracat fırsatları sunuyor. Az alanda çok kazanç elde etme hayalini gerçeğe dönüştüren bu değerli bitki, Türkiye’nin köylerinde adeta servet fışkırıyor.
