Uzmanlar, erken teşhis ve multidisipliner tedavinin komplikasyonları önlemede kritik rol oynadığını vurguluyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erman Şentürk, beslenme davranışları ile kültürel faktörlerin ilişkisini ve yeme bozukluklarının toplumdaki etkilerini değerlendirdi. Dr. Şentürk, “Yemekleri ödül olarak görmek, tıkanırcasına yeme ya da anoreksiya nervoza gibi bozukluklarda görülen besin kaygısı gibi davranışlar, kültürel kodlardan etkilenebilir.” dedi.

Diyabetliler dikkat! Kalp krizi riski 4 kat artıyor
Diyabetliler dikkat! Kalp krizi riski 4 kat artıyor
İçeriği Görüntüle

Kültürel faktörler beslenme alışkanlıklarını şekillendiriyor

Beslenme davranışları ve kültürel normlar arasındaki ilişkinin psikoloji ve antropoloji literatüründe önemli bir araştırma alanı olduğunu aktaran Dr. Şentürk, “Çeşitli kültürlerde beslenme alışkanlıkları ve yemekle ilgili sosyal pratikler büyük ölçüde kültürel normlar tarafından şekillenir.” ifadelerini kullandı.

Türk kültüründe aile ve arkadaşlarla birlikte yemek yemenin önemli bir sosyal etkinlik olduğunu hatırlatan Dr. Şentürk, “Bol yiyecek sunulması ve bereket vurgusu yaygındır. Buna karşın Kuzey Avrupa kültürlerinde daha minimalist ve işlevsel bir yemek anlayışı görülür.” şeklinde konuştu.

Bulimia Nervoza ve Anoreksiya Nervoza arasındaki farklar

Yeme bozukluklarının ciddi sonuçlara yol açabileceğini belirten Dr. Şentürk, bulimia nervozayı şöyle tanımladı:

“Bulimia nervoza; hızlı ve kontrolsüz yeme, ardından telafi edici davranışlar ile karakterize edilir. Bu kişiler genellikle normal kilo aralığındadır. Anoreksiya nervoza ise kişinin düşük kiloda olmasına rağmen kendisini kilolu görmesi ve aşırı kısıtlayıcı beslenme davranışlarıyla tanımlanır. Her iki bozuklukta da beden imajı kaygısı, yoğun kilo alma korkusu ve yeme davranışında bozulmalar görülür. Tedavi edilmediğinde depresyon, anksiyete ve sosyal izolasyon gibi sorunlara neden olabilir.”

Bulimia nervozanın, kontrol edilemeyen yeme krizleri ve telafi edici davranışlarla hem psikolojik hem fiziksel riskler oluşturduğunu aktaran Dr. Şentürk, “Bireyler genellikle suçluluk, utanç ve yoğun kilo alma kaygısı yaşarlar. Fiziksel olarak normal kilo aralığında olsalar bile bu kaygı devam eder ve davranışlar çoğunlukla gizli gerçekleşir. Tedavi edilmediğinde hem psikolojik hem fiziksel açıdan ciddi sonuçlara yol açabilir.” dedi.

Güzellik baskısı ve gençler

Toplumsal normların ve medyanın, gençlerin dış görünüşe verdiği önemi belirlediğini dile getiren Dr. Şentürk, “Güzellik standartlarının yarattığı baskı, özellikle gençlerde beden algısını olumsuz etkileyerek yeme bozukluklarına zemin hazırlayabilir.” uyarısında bulundu.

Tedavi ve destek süreci

Yeme bozukluklarının genetik, biyolojik ve psikolojik faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıktığını vurgulayan Dr. Şentürk, tedavi sürecini şu şekilde anlattı:
“Erken teşhis, semptomların şiddetlenmesini önlemek ve ciddi komplikasyonları engellemek açısından kritiktir. Psikiyatrist, psikolog, diyetisyen ve diğer uzmanlardan oluşan multidisipliner bir ekip, hem fiziksel hem ruhsal sağlığın iyileştirilmesinde etkili olur. Komorbid durumların yönetimi de tedavinin önemli bir parçasıdır.”

Dr. Şentürk, tedavi sonrasında nüks riskinin devam ettiğini belirterek, düzenli takip ve profesyonel desteğin önemine dikkat çekti:

“Fiziksel muayene, kan testleri, elektrolit ölçümleri ve gerekirse görüntüleme yöntemleriyle desteklenir. Psikiyatrik değerlendirme ve yeme davranışının gözlemlenmesi teşhisin temel aşamalarıdır. Medikal tedavi, çeşitli psikoterapi yöntemleri ve diyetisyen desteği tedavinin temel bileşenleridir. Tedavi sonrasında nüks riski devam edebilir. Bu nedenle düzenli takip ve profesyonel destek önemlidir.”

Aile ve partner desteğinin önemi

Ailelerin destekleyici tutum sergilemesinin iyileşme sürecinde kritik rol oynadığını belirten Dr. Şentürk, “Mevcut yeme rutinlerinin aşırı şekilde değiştirilmemesi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi ve stresin azaltılması iyileşme sürecine katkı sağlar. Ailenin hastalık belirtilerini tanıması ve profesyonel yardım aramada destek olması kritik önem taşır.” dedi.

Partnerlerin de tedavi sürecine katkıda bulunabileceğini ifade eden Dr. Şentürk, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yeme bozuklukları ciddi tıbbi sorunlara yol açabileceği için belirtileri fark eden bireylerin en kısa sürede bir ruh sağlığı profesyoneline başvurmaları önerilir. Tedavi süreci sabır gerektirir ve yakın desteği iyileşmenin önemli bir parçasıdır.”

Kaynak: İHA