Psikologların bir çoğunun iyi okumalar yapmadıklarını ve yerinde tespitler koymadıklarını düşünüyorum.

Psikoloji 1+1= 2 lerden ibaret değildir. Bazen sonuç sıfır bazen 254 verebilir. Bu kişiden kişiye ve toplumdan topluma, hatta karşı komşunuzun kim olduğuyla ve hayatınıza nasıl dahil olduğuna kadar bir dünya değişkenin varlığıyla oluşur.

Mesela size kötü hissettiren insanları hayatınızdan çıkarın diyen psikolog var.

Cümleyi böyle kurunca sorun çözüldü gibi görünüyor.

Kediye alerjisi olan bir insanı düşünelim. Kedileri seviyor ama alerjisi var. Hangi köşeden çıkacağını öngöremediği, hangi misafirlikte karşısına denk geleceğini bilmediği ama sevdiği kedilerle mücadele etmek zorunda değil mi?

Bir işe girdiniz ve iyi maaş alıyorsunuz. Ama patronunuz sizin canınızı çıkarıyor. Evde sorumluluklarınız ve çocuklarınız var. Daha mutlu olacağınız bir işte yarı fiyatına çalışabiliyorsunuz. Hadi terkedin de göreyim o sevmediğiniz patronu ve dolayısıyla iyi maaşı…

Psikolojimizi patronun davranışları bozuyor ama aldığımız maaş da psikolojimize iyi geliyor.

Uzun zamandır buralarda okuyorum. Herkes ilişkilerde manipülasyondan bahsediyor. Gördüğüm, kadın erkek farklı yöntemler kullanarak birbirlerini manipüle ediyor.

İnsan karmaşık bir varlık…

Ve bu karmaşaların toplamına da psikoloji diyoruz.

Karmaşık olmasının sebebi değişkenlerin sayısının ve oranlarının sınırsız olması.

Duygulardan gidelim mesela; herkes aynı merhamet, hoşgörü veya şiddet seviyesinde mi?

Bir konu ve duyguda çok iyi dediğimiz biri, başka bir konunun zalimi olabiliyor. Peki bu çıkarım kime göre; bizim duygu düşünce ve öğrendiklerimize göre yapılmış bir çıkarım değil mi?

Peki burda kıstas aldığımız mükemmel kişi kendimiz olmuyor muyuz?

Kaşık öyle tutulmazdan, çocuklara böyle davranılmaza… seven insan öyle yapmazdan tutun intikam öyle alınmaza kadar hepimizin milyarlarca fikri ve çözümü var.

Mesela kimi insan, iş yerinde yönetmek ama konu cinsellik olunca yönetilmek istiyor.

Aile içinde neşeli ve komik, ama arkadaş ortamında sessiz ve somurtkan biri olmayı tetcih edebiliyor.

Öyle değişkenin bir tanesinin ucundan tutup psikolojik tahliller yapınca çuvallamadan öteye gidilmiyor.

Kullandığımız bilgisayar dahi fazla yükleme yapınca ya da virüs bulaşınca sapıtıyor. En iyi bilgisayarcılar bile her çözümü söyledikten sonra bir açıp kapatın diyorlar.

Ama ne yazık ki insanın bir açma kapatma düğmesi yok. Fabrika ayarlarına geri dönelim diyemiyoruz. Ki dönebilme tuşu olsa kimse o tuşa basmazdı diye düşünüyorum. Hepimiz içinde bulunduğumuz buhranla arkadaş oluyoruz. Ve zamanla o sıkıntılarla sevismeyi öğreniyoruz. Bunu Stockholm Sendromu’na benzetebiliriz. Sonuçta biz buyuz.

Elektrikler kesilince, elektrik arızanın numarasını, mumu nereye koyduğumuzu, çakmağın nerede olduğunu hatırlamaya çalışıyoruz.

Bu çalışmaları yaparken elektrikler geliyor. Yüksek voltajlı gelirse ya televizyon ya buzdolabı bozuluyor. Sorun karanlıkken birden sorun buzdolapsızlık oluyor.

İnsan da böyle, sorun devamlı yön değiştiriyor.

Ama psikologlardan gelen tavsiyeler ise; affedin, unutun, uzaklaşın, terk edin gibi ucuz çözümler oluyor.

Psikolojilerde nokta vuruşu çözümler yok.

Ateşe dayanabildiğiniz kadar günah işleyin, var…