Avrupa ülkelerinde baskın hâle gelen yeni varyantla ilgili konuşan Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, önümüzdeki dönemde Türkiye’de de bu virüsle karşılaşma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.
Virüsün uzun süredir bilinen A grubu influenza türlerinden biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özlü, zaman içinde geçirdiği değişimlerle yeni varyantların ortaya çıkabildiğini vurgulayarak, “Yeni tespit edilen varyant, yaz mevsiminde güney yarımkürede, Avustralya'da ortaya çıktı ve oradaki vakaların çoğunun H3N2'nin bu yeni yedi mutasyon taşıyan varyantıyla ilişkili olduğu görüldü” dedi.
Özlü, mevsim geçişiyle birlikte Japonya, Amerika, Kanada, İngiltere ve birçok Avrupa ülkesinde de vaka sayılarında artış yaşandığını ifade ederek, şu anda Avrupa’da en sık görülen grip türünün bu yeni varyant hâline geldiğini söyledi. Yayılımın yalnızca bu bölgeyle sınırlı kalmayacağına işaret eden Özlü, “Bu durumun yalnızca Avrupa ile sınırlı kalmayacağı, muhtemelen yeni mutasyonun sağladığı avantajlar nedeniyle virüsün tüm dünyaya yayılacağı öngörülüyor” açıklamasında bulundu.
Hafif seyirli ancak risk gruplarında ağırlaşabiliyor
Yeni varyantın bilinen grip virüslerine göre daha ağır ya da ölümcül seyrettiğine dair veri bulunmadığını belirten Özlü, “Bu virüsün daha önce bildiğimiz grip virüsüne göre daha ağır ya da daha ölümcül hastalık yaptığına dair hiçbir bilgi yok. Genelde bildirilen vakalar hafif üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde seyrediyor” dedi.
Bununla birlikte özellikle çocuklarda daha sık görülebildiğini vurgulayan Özlü, “Ancak çocuklarda daha sık görüldüğüne ve kronik hastalığı olan risk gruplarında daha ağır seyredebildiğine ilişkin veriler mevcut. Japonya'da özellikle çocuk hasta sayısında artış olduğu bildirildi. Asya ülkelerinde de salgının başladığı ve çocuklarda sık görüldüğü yönünde bilgiler var” ifadelerini kullandı.
Türkiye için uyarı: Görülme ihtimali yüksek
Henüz Sağlık Bakanlığı tarafından resmi bir bilgilendirme yapılmadığını aktaran Prof. Dr. Özlü, Türkiye açısından riskin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, “Ülkemizle ilgili olarak ise Sağlık Bakanlığı henüz bir bildirimde bulunmadı. Ancak önümüzdeki dönemde Türkiye'de de bu virüsle karşılaşma olasılığımız yüksek” şeklinde konuştu.
Mevcut grip aşılarının bu varyanta karşı kısmen etkili olmaya devam ettiğini dile getiren Özlü, “Yeni bir mutasyon olduğu için mevcut grip aşısının içinde H3N2 bulunsa da, bu yeni varyant mutasyonlar nedeniyle aşıdan bir miktar kaçabiliyor. Yine de mevcut aşının ağır hastalık ve hastaneye yatışa karşı yaklaşık yüzde 70 oranında koruma sağladığı biliniyor. Özellikle risk grubundaki kişilerin kendilerini korumaları önem taşıyor” dedi.
Pandemi riski yok, bireysel önlemler önemli
Küresel ölçekte bir pandemi tehlikesinin söz konusu olmadığını belirten Özlü, “Şu anda pandemi veya küresel salgın riski söz konusu değil” dedi. Ancak risk gruplarına yönelik uyarılarda bulunan Özlü, kronik akciğer, kalp, karaciğer ve böbrek hastaları, şeker hastaları, bağışıklığı baskılanmış bireyler, bağışıklık baskılayıcı ilaç kullananlar, gebeler ve aşırı kilolu kişilerin özellikle dikkatli olması gerektiğini vurguladı.
Kış aylarında hastalıkların arttığı döneme girildiğine işaret eden Prof. Dr. Özlü, “Bu mevsimde dikkatli olmak önemli. Aralık ayına girdik; ocak ve şubat hastalıkların en sık görüldüğü, pik yaptığı dönemlerdir. Kalabalık ve iyi havalandırılmayan ortamlara mümkün olduğunca girilmemeli; zorunlu durumlarda mesafe korunmaya çalışılmalıdır. Toplu taşıma kullananların maske takması faydalıdır. El hijyeni de çok önemlidir; eller sık sık sabunlu suyla yıkanmalı ya da kolonya veya alkol bazlı dezenfektan kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Yakın temasın bulaşta önemli rol oynadığını vurgulayan Özlü sözlerini şöyle tamamladı: “Bu hastalığı size çoğunlukla en yakınlarınız, sevdikleriniz bulaştırabilir. Yakın çevrenizde grip olan, ateşi veya öksürüğü bulunan kişiler varsa bir süre temasın azaltılması gerekir. Hasta kişilerle temas en yaygın bulaşma yoludur. Bu nedenle dikkatli olunmalıdır. Bağışıklığımızı güçlü tutmak için sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, kaliteli ve yeterli uyku uyumayı, bol su içmeyi ve hareketli bir yaşam sürmeyi öneriyoruz.”
