Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu, psikiyatrik ilaçların doğru kullanımının, yan etkilerin takibinin ve tedavi sürecinin önemine dikkat çekti.
Dr. Baripoğlu, “Psikiyatrik ilaçların bilinen yan etkileri vardır ve hekiminiz bu konuda sizi bilgilendirir. İlacın sağladığı tedavi faydası ile yan etkiler birlikte değerlendirilmeli, gerekirse doz azaltımı veya ilaç değişimi planlanmalı.” ifadeleriyle, ilaçların mutlaka uzman reçetesi ile kullanılmasının gerekliliğini vurguladı.
Uzman muayenesi ilk adım olmalı
Psikiyatrik ilaç kullanımına ihtiyaç duyan kişiler için ilk adımın bir psikiyatri uzmanına başvurarak kapsamlı bir değerlendirmeden geçmek olduğunu belirten Dr. Baripoğlu, “Muayene sonucunda gerekli görülürse hekiminiz, tanıya uygun ilacı belirleyip tedaviye başlayacaktır.” dedi.
Düzenli kullanım ve takip muayeneleri şart
İlaçların etkinliği ve yan etkilerin gözlemlenmesinin, tedavi sürecinde kritik öneme sahip olduğunu ifade eden Dr. Baripoğlu, “Tolerasyon güçlüğü yaratan bir yan etkiyle karşılaşıldığında, doktora haber vermek ve gerekirse doz ayarlaması ya da ilaç değişimi yapmak gerekir.” şeklinde konuştu.
Psikiyatrik ilaçların etkilerinin genellikle birkaç hafta içinde görülmeye başladığını aktaran Dr. Baripoğlu, tedavi sürecinde sabırlı olmanın ve takip muayenelerine devam etmenin önemine dikkat çekti.
Bireysel farklılıklar tedavi planını etkiliyor
Dr. Baripoğlu, bireylerin genetik yapılarının ilaca verdikleri yanıtı etkileyebileceğini belirterek, gerektiğinde ilaç kan düzeyi ölçümleri ve farmakogenetik testler ile kişiye özel tedavi planları oluşturulabileceğini söyledi.
Ek tedavi yöntemleriyle tedavi destekleniyor
Psikiyatrik hastalıkların tedavisinde ilaçların tek başına yeterli olmayabileceğine değinen Dr. Baripoğlu, “Hastalığın türüne ve kişinin ihtiyaçlarına göre ek tedavi yöntemleri de sürece dahil edilir. Depresyon, kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve psikotik bozukluklarda psikoterapi önemli bir destek sağlar. Bunun yanı sıra aile ve hasta psiko-eğitimi, sosyal destek çalışmaları tedavinin etkisini artıran unsurlar arasındadır. Çocuk ve ergenlerde ise ergoterapi, dil ve konuşma terapisi ile eğitimsel destekler büyük rol oynar. İlaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda biyolojik tedavilerden yararlanılır; Manyetik Uyarım Tedavisi (TMS) ve daha ciddi klinik tablolar için uygulanan Elektrokonvülsif Terapi (EKT) bu yöntemlerin başında gelir.” dedi.
Kontrollü kullanım bağımlılık oluşturmaz
Psikiyatrik ilaçların bağımlılık yapıp yapmadığı sorusuna yanıt veren Dr. Baripoğlu, “Toplumda psikiyatrik ilaçların bağımlılık yaptığına dair yaygın bir kaygı bulunuyor. Ancak bağımlılık yapıcı ilaçlar belirli gruplarla sınırlıdır ve kontrollü kullanıldığında tedavi edici ilaçlar bağımlılık oluşturmaz.” dedi.
Dr. Baripoğlu, kontrolsüz ve reçetesiz ilaç kullanımının ciddi riskler doğurduğunu belirterek, “İlaçlar kesinlikle doktor reçetesi ile alınmalı, tanıdık tavsiyesi ile ilaç başlanmamalı, tedavi süresi ve doz yalnızca hekim tarafından belirlenmelidir. Bağımlılık potansiyeli olan ilaçlarla ilgili gerekli tüm uyarılar ve kullanım kuralları hekim tarafından açıkça belirtilir.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.




