Yaklaşık 20 milyon öğrenci karnelerini aldı ve yaz tatili başladı. Ancak karne dönemi, her çocuk için aynı duyguları beraberinde getirmiyor. Bazıları heyecanla karne gününü beklerken, birçok çocukta karne korkusu ve kaygısı da ortaya çıkabiliyor. Bu süreçte ailelerin çocuklarına yaklaşımı büyük önem taşıyor.
Klinik Psikolog Selenay Yücel Keleş, karne sonuçlarına verilen tepkilerin çocukların özgüvenini ve duygusal durumunu doğrudan etkileyebileceğini belirtiyor. Keleş, "Beklenmeyen ya da istenmeyen karne notlarına karşı verilen olumsuz tepkiler, çocukların özgüvenini zedeleyebilir, kaygı düzeylerini artırabilir. Oysa karne, çocuğun yalnızca akademik performansını gösteren bir belgedir; çocuğun kişiliğini, yeteneklerini ve potansiyelini tam olarak yansıtmaz. Bu sebeple karne sonuçları ne olursa olsun, çocuğa verilen tepki dikkatli, dengeli ve destekleyici olmalıdır" diyor.
ANLAYIŞLI VE YAPICI OLUN
Her çocuğun öğrenme ve gelişim hızı farklıdır. Bazı çocuklar belirli derslerde zorlanırken, başka alanlarda başarılı olabilir. Bu nedenle yalnızca notlara odaklanmak, çocuğun bireysel farklılıklarını göz ardı etmek anlamına gelir. Keleş, zayıf not alan çocuklara yaklaşımın suçlayıcı değil, anlayışlı ve yapıcı olması gerektiğinin altını çiziyor.
"Zayıf karne getiren çocuklara yaklaşım nasıl olmalı?" sorusuna yanıt veren Keleş, iletişimde yargılayıcı bir dilden kaçınılmasının önemine dikkat çekiyor: "Sakin ve anlayışlı bir şekilde konuşarak, karne notları hakkında duygularını ifade etmesine fırsat tanımalısınız. Asıl amaç, notların neden düşük olduğunu birlikte anlamak ve çözüm yolları aramaktır. 'Bu notu neden aldın?' yerine, 'Sence bu derslerde ne gibi zorluklar yaşadın?', 'Sana nasıl yardımcı olabilirim?' gibi sorularla yaklaşmak, çocuğun kendini daha rahat ifade etmesini sağlar."
Keleş, çocukların akademik başarısında karşılaşabilecekleri dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü veya okul ortamı sorunları gibi zorluklarda profesyonel destek alınmasının faydalı olduğunu da vurguluyor. Rehberlik servisleri, psikolojik danışmanlar veya eğitim koçlarından alınacak desteklerin hem çocuk hem de aile üzerindeki yükü azaltabileceğini ifade ediyor.
Öte yandan başarılı karne getiren çocuklara ödül verilmesi konusu da önem taşıyor. Klinik Psikolog Keleş, ödül beklentisinin çocuklarda içsel motivasyonu zayıflatabileceğini belirterek, ödül yerine emeğin takdir edilmesinin daha sağlıklı olduğunu söylüyor: "Çocuğun gösterdiği emeği ve çabayı takdir etmek, kendine güvenini pekiştirir ve içsel motivasyonunu artırır. Zaman zaman birlikte kaliteli vakit geçirmek ise bir ödül değil, sevgi ve ilginin göstergesidir."
BAŞARI VE BAŞARISIZLIK
Sonuç olarak, karne bir dönemin akademik performansını belgeleyen bir araçtır ve ne tam bir başarı ne de başarısızlık anlamına gelir. Keleş, ebeveynlere çocuklarını koşulsuz sevip desteklemelerini, onları oldukları gibi kabul etmelerini ve bu süreci sevgiyle yönetmelerini öneriyor. "Eleştirmek yerine dinlemek, suçlamak yerine destek olmak, kıyaslamak yerine yol arkadaşlığı yapmak, çocukların hem akademik hem de duygusal gelişimi için en sağlıklı yaklaşımdır" diyor.
Her çocuğun farklı ilgi alanları, öğrenme biçimleri ve gelişim hızları olduğunu unutmamak gerektiğini belirten Keleş, "Sevgiyle ve sabırla atılan her adım, gelecekte güvenli, başarılı ve mutlu bireyler yetiştirmenin temelini oluşturur" diyerek sözlerini tamamladı.