Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurper Ülküer, bu yılın teması olan “İyiliğin Gücü” üzerinden önemli değerlendirmelerde bulundu.

Herkesin konuştuğu meyve: ‘Gençlik İksiri’ tezgahlarda!
Herkesin konuştuğu meyve: ‘Gençlik İksiri’ tezgahlarda!
İçeriği Görüntüle

Prof. Dr. Ülküer, UNICEF’in 2024 raporuna işaret ederek, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 verileri de durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. TÜİK’in 2024 araştırmalarına göre; 6-17 yaş arası her 7 çocuktan biri, birden fazla kez akran zorbalığına uğruyor.” dedi.

Akran zorbalığı, çocuğa karşı şiddetin parçası

Çocuğunuz Okula Gitmek Istemiyorsa Dikkat! (1)

Prof. Dr. Ülküer, çocuğun çocuğa karşı uyguladığı şiddet olan akran zorbalığının sadece fiziksel olmadığını vurguladı:

“Zorbalık, bir bireyin kasıtlı olarak ve tekrar eden biçimde bir başka kişiye zarar vermesi ya da onu rahatsız etmesiyle ortaya çıkar. Bu yalnızca fiziksel temasla değil, sözel saldırılar, dışlama veya dijital zorbalık gibi eylemlerle de gerçekleşebilir. Genellikle üç temel unsurla tanımlanır; niyet, süreklilik ve güç dengesizliği.”

Prof. Dr. Ülküer, özel gereksinimli çocukların zorbalığa daha yüksek risk altında olduğunu belirterek, “Zorbalığa uğrayan çocukların okul devamsızlık oranları artıyor, akademik başarıları düşüyor ve yaşam boyu sürecek travmalar ortaya çıkabiliyor. Akran zorbalığı, çocuğa karşı şiddetin önemli bir parçasıdır. Şiddet gören çocuklar, ilerleyen süreçte şiddet uygulamaya daha eğilimli hale gelirler.” ifadelerini kullandı.

Ebeveynler ve okul sistemi kilit rol oynuyor

İngiltere merkezli Anti Bullying Alliance (ABA) gibi kurumların çalışmalarına değinen Prof. Dr. Ülküer, akran zorbalığının önlenmesinde güçlü ebeveyn-çocuk iletişiminin önemine dikkat çekti:

“Çocukların ilk öğretmenleri olan ebeveynlerin, bilinçli iletişim kurma becerilerini geliştirmeleri, zorbalığın erken fark edilmesinde ve önlenmesinde hayati önem taşıyor.”

Ebeveynlere yönelik önerilerini de paylaşan Prof. Dr. Ülküer, şunları söyledi:

• Çocuğunuzla sakin ve yargılamadan konuşabileceğiniz bir zaman ayırın, açık uçlu sorular sorun.
• Zorbalığa uğrayan çocuğunuza bunun kendi suçu olmadığını hatırlatın.
• Zorbalığa tanık olan çocuğunuza iyiliğin önemini anlatın, yetişkine haber vermesini teşvik edin.
• Zorbalığa karışan çocuğunuzla sakin konuşun ve davranışının etkilerini anlamasına yardımcı olun.
• Okulla iş birliği yapın ve süreci birlikte takip edin.
• Empati ve saygı konusunda örnek olun.

Prof. Dr. Ülküer, okulların rolüne de dikkat çekerek, “Öğretmenlerin meslek öncesi ve hizmet içi eğitimlerinde akran zorbalığıyla mücadeleye yer verilmesi gerekiyor. Her okulda bir ‘zorbalık önleme sorumlusu’ bulunmalı, olaylar kayıt altına alınmalı ve ilgili kurumlara hızla bildirilmelidir.” dedi.

Zorbalığın döngüsü kırılmalı

Zorbalık yapan çocukların çoğunun geçmişte şiddet mağduru olduğunu belirten Prof. Dr. Ülküer, “Davranışlarının ardındaki nedenlerin araştırılması ve gerekli psikososyal desteğin sağlanması çok önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Akran zorbalığını önlemeye yönelik çözüm önerilerini de sıralayan Prof. Dr. Ülküer, şunları vurguladı:

• Politika odaklı araştırmalar yapılmalı; yalnızca “kim” ve “ne” değil, “neden” ve “nasıl” sorularına yanıt aranmalı.
• İzleme ve değerlendirme çalışmaları, mevcut önleme programlarını bilimsel olarak gözden geçirmeli.
• Ulusal strateji planı ve bütçe, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda hazırlanmalı.
• Akran Zorbalığını Önleme Fonu kurulmalı; farkındalık çalışmalarının sürdürülebilirliği için kaynak oluşturulmalı.

Prof. Dr. Ülküer, TBMM bünyesinde başlatılan Çocuk Hareketi ve Akran Zorbalığını Önleme Komisyonu’nun çalışmalarını destekleyerek, “İyiliğin gücünü kullanalım ve akran zorbalığının önüne geçelim.” dedi.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ