Tiroit hormonlarının yalnızca metabolizmayı değil, çocukların ağız ve diş sağlığını da doğrudan etkilediği ortaya kondu. Uzman Diş Hekimi ve Ağız Diş Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, özellikle çocuklarda görülen diş gelişim bozukluklarının altında yatan önemli bir sağlık sorununa dikkat çekerek, aileleri uyardı.

A W491338 01

Tiroit hormonlarındaki en ufak dengenin bozulmasının ağız sağlığında ciddi kalıcı sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Özkan, tiroidin etkisinin anne karnındaki dönemde başladığını belirtti. Özkan, “Tiroid hormonlarındaki en küçük bir dengesizlik bile dişlerinizi, dişetlerinizi, çene ve çene kemik yapınızı telafisi güç şekilde etkileyebilir” dedi.

Diş gelişiminin embriyonik dönemde başladığını hatırlatan Özkan, "Tiroit hormonları (T ve T) diş gelişiminin embriyolojik dönemde başlar. Tiroidiniz sağlıklı değilse, dişleriniz daha çene kemiği oluşmadan hasar almaya başlar. Dişin şekli, dişin sürme zamanı, diş mine yapısı Hepsi tiroidin denetimindedir. Bilimsel araştırmalar, tiroit hormon eksikliğinin dişlerin olgunlaşmasını ve gelişimini bozduğunu ve bu durumun hem süt dişi hem de kalıcı (daimi) dişlerde ciddi yapısal sorunlara yol açtığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.

SESSİZ ALARM OLABİLİR

Özkan’a göre diş sürmesindeki gecikmeler yalnızca dişsel bir sorun değil; aynı zamanda sistemik bir rahatsızlığın habercisi olabilir. "Bir diş geç çıkıyorsa sadece diş değil, tiroit hormonları da incelenmeli" diyen Prof. Dr. Özkan, tiroit eksikliğinin çene gelişimini de olumsuz etkileyebileceğini belirtti.

“Gecikmiş diş sürmelerinin yanında çene darlığı (mikrognati), çene öne çıkıklığı (maksiller protrüzyon) ve diş çapraşıklığının da tiroit kaynaklı olabilir. Diş minesi zayıfsa, diş çürükleri kaçınılmazdır. Tiroit eksikliği, dişin en dış ve koruyucu tabakası olan diş minesinde incelme ve diş minesi kaybına neden oluyor. Mine hipoplazisi dediğimiz bu tablo hem estetik hem sağlık açısından ciddi bir sorundur. Dişler zayıf, kırılgan ve çürümeye açık hale gelir. Bu bireylerde diş mine defekti (DDE) skorlarının çok daha yüksek.”

KONUŞMA BOZUKLUĞUNDAN NEFES GÜÇLÜĞÜNE

Hipotiroidi yalnızca dişleri değil, tüm ağız dokularını etkiliyor. Özkan bu konuda şu ifadeleri kullandı: “Dil büyümesi (makroglossi), kalın dudaklar ve diş kapanış bozukluğu gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bu bireylerde konuşma bozukluğu, çiğneme zorluğu ve nefes alma problemleri sık görülür. Bu durum çocuğun gelişimini hem fonksiyonel hem psikolojik olarak sekteye uğratabilir. Bu bulguların hiçbirinin ‘normal gelişim süreci’ olarak görülmemesi gerekiyor.”

DİŞ ETİ SORUNLARINDAN CERRAHİ RİSKLERE

Ağız kuruluğu, tat alma bozuklukları ve diş eti şişmeleri de tiroit bozukluklarının ağız sağlığındaki diğer yansımaları. Prof. Dr. Özkan, bu durumların sadece günlük yaşamı değil, cerrahi müdahaleleri de olumsuz etkileyebileceğini vurguladı:

“Ağız kuruluğu (xerostomia), tat alma bozuklukları ve sürekli tekrarlayan diş eti şişmeleri hipotiroidi hastalarında sık rastlanan bulgular arasında. Tükürük vücudun doğal antiseptiğidir. Azalınca bakteri florası değişir, diş çürükleri hızla yayılır, kötü ağız kokusu artar, tat alma yetisi bozulur. Bu durum sosyal yaşamı dahi etkileyebilir. Cerrahi işlemler kabusa dönüşebilir. Diş çekimi veya endodontik (kök kanal) tedavi gibi cerrahi işlemlerde hipotiroidizmin komplikasyonlara yol açabileceğine dikkat çekiyor: Yara iyileşmesi gecikir, enfeksiyon riski artar. Diş çekim sonrası kuru soket (alveoler osteit) riski hipotiroidi hastalarında çok daha yüksektir. Aynı şekilde kök kanal tedavilerinin başarısı da metabolik yavaşlama nedeniyle düşer.”

ÖNLEM ÇAĞRISI

Tiroit eksikliğinin bazı bölgelerde endemik olarak görüldüğünü belirten Özkan, bu alanlarda doğan çocuklarda daha ağır tablolar yaşanabileceğine dikkat çekti: “Endemik guatr bölgelerinde doğan çocuklar, hayatlarının ilk dakikalarında tiroit hormonlarına ulaşamazsa, kretinizm riskiyle karşı karşıya kalır. Bu çocuklarda sadece zeka geriliği değil, diş gelişimi de durur. Ağır diş mine defektleri, dil büyüklüğü, çene darlığı ve kalıcı konuşma bozuklukları oluşabilir. Doğum öncesi iyot desteği ve erken tiroit takviyesi tedavisi hayati önem taşır. Diş hekimleri çocuklarda ilk belirtileri fark eden sağlık profesyonelleri olabilir.”

Çikolata kalp sağlığı riskini azaltabilir mi? Araştırmalar ne söylüyor?
Çikolata kalp sağlığı riskini azaltabilir mi? Araştırmalar ne söylüyor?
İçeriği Görüntüle

UZMANINDAN TAKİP UYARISI!

Ağız sağlığı ile sistemik hastalıklar arasındaki ilişkiye dikkat çeken Prof. Dr. Özkan, farklı uzmanlık alanlarının birlikte çalışmasının önemine de değindi: “Tiroit hastalığı olan bireylerde düzenli diş hekimi muayeneleri, flor uygulamaları, diş çürük önleyici tedaviler ve özel ağız hijyeni eğitimleri hayati önem taşır. Aksi takdirde, tiroit bozukluklarının ağızda bıraktığı izler bir ömür boyu taşınır.”

Kaynak: İHA