Kongrede açıklamalarda bulunan Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, demir eksikliğinin toplumda ciddi bir sağlık sorunu olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Cangül, demir eksikliğinin özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar arasında yaygın olduğunu ifade ederek, “Demir eksikliği Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre toplumun dörtte birini etkiliyor ve bazı yaş grupları bu açıdan daha da riskli. Hangi yaş grupları bunlar? Çocukluk dönemi, çocukluk döneminde de özellikle süt çocukluğu dönemi ve ergenlik dönemi. Yine onun dışında yaşlı popülasyonu, bu dönemde bazı beslenme sorunları, bağırsak kanamaları nedeniyle etkileniyor. Kadınlar da hem adet kanamaları hem de gebelik dönemlerinde demir eksikliğini artmış yatkınlığı geliştiriyorlar. Bu dönemler hem demir eksikliğinin daha da sık görüldüğü dönemler hem de sonuçlarının yine önemli olduğu dönemler. Demir eksikliği gebe kadınların yüzde 40'ında var. Doğurganlık çağında ama gebe olmayan kadınların yüzde 30'unda var. Okul öncesi çocukların da yaklaşık yarısında var” dedi.
Öğrenme ve iş yaşamını da etkiliyor

Demir eksikliğinin sadece kansızlıkla sınırlı kalmadığını vurgulayan Prof. Dr. Cangül, bilişsel fonksiyonlar ve günlük yaşam üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti: “Öğrenmeyi geciktiriyor. Odaklanmayı zorlaştırıyor. Kelime sayısı azalabiliyor, geç cümle kurulabiliyor. Okul başarısı düşüyor. İş performansı azalıyor. Egzersiz intoleransı oluyor, sosyal sonuçları da ortaya çıkıyor.”
Çocuklarda sık enfeksiyon geçirme, fiziksel gelişimde gerilik, ağız köşelerinde yaralar, saç dökülmesi, nabız hızlanması ve ileri vakalarda kalp yetmezliği gibi belirtiler de demir eksikliğinin sonuçları arasında yer alıyor. Prof. Dr. Cangül, “Bazı çalışmalarda süt çocukluğundaki demir eksikliğinin uzun dönemde bilişsel fonksiyonları kalıcı olarak etkileyebileceğine dair görüşler var” ifadelerini kullandı.
Önleyici programlar uygulanıyor

Türkiye’de demir eksikliğini önlemeye yönelik yürütülen programlardan da bahseden Prof. Dr. Cangül, “Demir gibi Türkiye Projesi kapsamında 2004 yılından beri aile hekimleri tarafından vaktinde doğan bebeklere 4. ayda, prematüre doğanlara ise 2. ayda demir başlanıyor ve 12. aya kadar devam ediliyor. 9. ayda tarama kan testi yapılıyor. Eğer profilaksiye rağmen demir eksikliği görülüyorsa tedavi programına alınıyorlar” dedi.
Gebelik döneminde uygulanan profilaksinin erken doğum riskini azalttığını ve bebeklerin doğum sonrası dönemde sağlıklı gelişimine katkı sağladığını belirten Cangül, “Eğer bir kadın demir eksikliği olmaksızın gebeliğini tamamlarsa bebeği daha az demir eksikliği geliştiriyor” ifadelerini kullandı.
Demirden zengin beslenme önemli
Demirden zengin gıdaların tüketimine dikkat çeken Prof. Dr. Cangül, beslenme önerilerini şöyle sıraladı: “Beslenmede de ilk 6 ay sadece anne sütü, 2 yaşına kadar anne sütüne devam, anne sütünü artıracak programların teşvik edilmesi, onun dışında inek sütüne ilk bir yılda başlanmaması, 7. aydan itibaren yavaş yavaş demir içeriği zengin gıdaların ek gıdalara eklenmesi son derece önemli. Beslenmenin düzeltilmesi en önemli şey, demirden zengin gıdaların diyette arttırılması gerekir. Kırmızı et önemli bir demir kaynağı, bunun dışında yumurta önemli bir demir kaynağı, baklagiller, pekmez, kuru üzüm bunların da diyette bir şekilde arttırılmaya çalışılması lazım.”
Prof. Dr. Cangül, demir eksikliğinin bireyin hayat boyu sağlığını ve sosyal yaşamını etkileyebildiğini vurgulayarak, erken tespit ve doğru beslenmenin önemine dikkat çekti.




