4. Çakabey’in Köyü: Özbek’te Zaman Duruyor
Urla merkeze yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta yer alan Özbek Köyü, söylentilere göre Oğuz beylerinden Çakabey tarafından keşfedilmiş. Köyün Rum ve Türk kültürünü harmanlayan yapısı, taş köprüleri, hamam kalıntıları ve eski çamaşırlıkları ile zamanda yolculuk hissi veriyor. Üstelik Eğriliman ve Akkum gibi tertemiz plajlara yakınlığı, burayı hem kültürel hem doğal bir mola noktası haline getiriyor. Denizin kıyısında zeytinyağlı mezeler eşliğinde güneşi batırmak isteyenler için ideal.
 

1. Zeytinyağının Anavatanı: Klazomenai Antik Kenti
Yaklaşık 2.600 yıl öncesine uzanan tarihiyle Klazomenai, yalnızca bir antik kent değil; aynı zamanda dünyanın bilinen ilk zeytinyağı üretim merkezine ev sahipliği yapıyor. Karantina Adası’nın hemen karşısında yer alan bu alan, Helenistik dönemden izler taşıyor. Kazılar sırasında bulunan zeytinyağı atölyeleri, buranın ticaret ve tarım açısından ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor. Taş işçiliği, saray kalıntıları ve detaylı arkeolojik yapılarla tarihe yolculuk yapmak isteyenler için eşsiz bir rota.
 

Sanatla Dolu Taş Sokaklar – Urla Sanat Sokağı ve Malgaca Pazarı
1800’lü yıllardan kalma taş binaların içinde bugün seramik sanatçıları, zanaatkârlar, ressamlar ve antikacılar hayat buluyor. Sanat Sokağı, özellikle Urla Enginar Festivali döneminde en kalabalık halini alıyor. Hemen yanı başındaki iki asırlık Malgaca Pazarı ise geçmişten bugüne el emeğiyle kurulan dostlukların, sohbetlerin ve alışverişin merkezi olmaya devam ediyor.
 

3. Tıbbın Adası: Karantina Adası’nın Sırları
Adı biraz ürkütücü gelse de Karantina Adası, aslında dünya sağlık tarihi açısından çok özel bir konumda. Osmanlı döneminde salgın hastalıkların önüne geçmek amacıyla kurulan bu adada, Fransızlar tarafından inşa edilmiş 1800’lü yıllara ait karantina binaları hâlâ ayakta. Bugün hala tarihi tıbbi cihazlarıyla ayakta kalan bu merkez, Urla’nın tıbbi geçmişine ışık tutuyor. Ayrıca ada, Klazomenai Antik Kenti’nin de bir bölümüne ev sahipliği yapıyor.
 

5. Bir Müze Değil, Zeytinle Anlatılan Bir Masal: Köstem Zeytinyağı Müzesi
Sadece bir müze değil; geçmişten bugüne zeytinyağının hikâyesini tüm yönleriyle anlatan bir deneyim alanı… Köstem Zeytinyağı Müzesi’nde Anadolu’da kullanılmış tüm ezme sistemlerini görebilir, sesli rehber eşliğinde tarihe kulak verebilirsiniz. Bahçesinde farklı bitki türleriyle karşılaşabilir, el yapımı ürünler, sabunlar ve organik zeytinyağları ile küçük alışverişler yapabilirsiniz. Çocuklara yönelik eğitici içerikleriyle her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor.
 

2. Urla’nın En Eski Sakinleri: Limantepe Kazı Alanı
Urla'nın İskele Mahallesi'nde yer alan Limantepe, yaklaşık 6.000 yıl öncesine dayanan bir liman kenti. Ege Denizi’nin antik ticaret yollarının kavşağında yer almasıyla bilinen bu bölge, adeta bir açık hava müzesi. Şehircilik yapıları, savunma duvarları ve denizaşırı bağlantıları ile tarihçilerin göz bebeği olan bu alan, geçmişin liman kültürünü gözler önüne seriyor. Antik liman kalıntıları hâlâ görülebilir durumda.
 

Tarihi kalıntıların, sanatın ve doğanın iç içe geçtiği bu İzmir ilçesi, her adımda başka bir hikâye fısıldıyor. Eğer siz de bu yaz İzmir’de klasik rotalardan sıkıldıysanız, Egelilerin yeniden keşfettiği bu benzersiz destinasyonu ajandanıza mutlaka ekleyin.