Burası yalnızca Ege’nin değil, Türkiye’nin de ilk “Slow Food” köyü. Üstelik 450 yılı aşan köklü bir geçmişe sahip.
Germiyan’ın tarih sahnesine çıkışı 16. yüzyıla kadar uzanıyor. 1575 yılı ve öncesine ait tahrir defterlerinde köyün adı “Kızılkilise” olarak geçiyor. 1890 yılı kayıtlarında ise bugünkü adıyla birlikte “Kermiales” ismi de yer alıyor. Zamanla isim değişmiş ama köyün ruhu ve gelenekleri korunmuş. 2012 yılında çıkan 6360 Sayılı Yasa ile tüzel kişiliği kaldırılarak Çeşme Belediyesi’ne bağlı bir mahalleye dönüşmüş olsa da, Germiyan hâlâ bir köy gibi yaşamaya devam ediyor.
Germiyan’ın sokaklarında yürürken rengarenk duvar resimleri sizi karşılıyor. Köy sakinlerinden Nuran Hanım’ın boyadığı bu çiçek muralları, köye adeta masalsı bir hava katıyor.
Germiyan Mahallesi, İzmir şehir merkezine 65 km, Çeşme ilçe merkezine ise yalnızca 22 km uzaklıkta. Çeşme-İzmir devlet yolu olan D.300 karayoluna 2,6 kilometrelik bir köy yoluyla bağlanıyor. Doğu yönünde konumlanan bu mahalle, ulaşım açısından hem kolay erişilebilir hem de doğayla iç içe bir noktada.
Germiyan’ı özel kılan yalnızca yemekleri ya da sanatı değil. Burası Türkiye’nin ilk Slow Food köyü olarak; hızlı tüketime, aşırı turizme ve doğanın yok sayılmasına karşı bir duruş sergiliyor.
Germiyan’ın en bilinen lezzeti, odun ateşinde pişirilen ekşi mayalı köy ekmeği. Yanında kopanisti peyniriyle birlikte sunuluyor. Ayrıca damat lokumu, pirinçli mantı ve geleneksel bazina da bu topraklara özgü tatlar arasında. Eğer denk gelirseniz, sadece belirli dönemlerde üretilen hurma zeytini de denemeye değer bir lezzet.
Kalabalıktan, gürültüden, turizm karmaşasından uzak ama hâlâ Çeşme’nin bir parçası olan bir yer hayal edin. Reisdere’den sadece 15 dakikalık bir yolculukla ulaşılan Germiyan Mahallesi, tarihî dokusu, doğallığı ve mutfağıyla keşfedilmeyi bekliyor.
Geleneksel tarım yöntemleri, yerel üretim anlayışı ve misafirperverliğiyle Germiyan, günümüz dünyasında nadir bulunan bir dengeyi başarıyla sunuyor: Sadelik ve zenginlik.
Germiyan gibi doğallığını ve kültürünü koruyan başka İzmir köyleri de var. Daha fazlasını merak edenler için “En Güzel İzmir Köyleri” yazımıza göz atmanızı öneririz. Her biri ayrı bir hikâye, ayrı bir keşif!
Köyün belki de en ilgi çekici noktalarından biri Dilek Hanım’ın açtığı Otantik Ev. Bir dönem Fatmagül’ün Suçu Ne? dizisine ev sahipliği yapan bu 100-150 yıllık yapı, bugün köy kahvaltısı ve yöresel yemeklerin sunulduğu bir mekân. Antika eşyalarla döşenmiş evde sunulan her tat, geçmişin izlerini taşıyor. Burası “şehirli kahvaltılar” arayanlara göre değil; burada gerçek köy ürünleriyle hazırlanan, doğal, sade ve samimi sofralar var.
Her sokak, her ev, fotoğraf meraklıları için ayrı bir kare sunuyor. Ziyaretçilerin çoğu, sırf bu özgün sokakları görmek için bile buraya geliyor.