Pandemi döneminde hem sağlık hem de iş hayatında zorlu bir sınav veren Neslihan Ergin, yaşadığı tüm olumsuzlukları geride bırakmayı başardı. 43 yaşındaki bir çocuk annesi Ergin, önce meme kanseriyle mücadele etti, ardından çalıştığı güzellik ürünleri firmasından ayrılmak zorunda kaldı. Ancak geçirdiği bu zorlu süreç, ona yeni bir kapı araladı: Şifa bulduğu hastanede şimdi başka hastalara umut oluyor.
ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR
2020 yılının Şubat ayında bir halk oyunları çalışmasının ardından memesinde fark ettiği sertlikle başlayan bu yolculuk, meme kanseri teşhisiyle devam etti. İzmir Acıbadem Kent Hastanesi’nde yapılan tetkiklerin ardından ameliyata alınan Ergin'in sağ memesi alındı ve protezle yeniden şekillendirildi. Sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü o karantina günlerinde, Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Gürümlü’nün takibinde kemoterapiye başladı. Ardından akıllı ilaç ve hormon tedavileriyle süreci sürdürdü.
Tedavi süreci biter bitmez halk oyunlarına yeniden başlayan Ergin, bu kez pandeminin getirdiği ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Ancak bu kez de şifa bulduğu hastaneye iş başvurusunda bulundu. Üniversite mezunu olan Ergin, Aralık 2024’te danışma bölümünde göreve başladı. Kısa sürede kendi isteğiyle onkoloji bölümüne geçen Ergin, şimdi hem hastane çalışanı hem de bu zorlu süreçte olanlara rehberlik eden bir gönüllü gibi çalışıyor.
“İlk hissettiğimde ‘bu benim başıma gelmez’ diye düşündüm” diyen Ergin, teşhisin ardından yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Çok hayat dolu bir insanım. Ama teşhisi aldığımda en çok düşündüğüm şey, ‘ne olacak, nasıl olacak’ sorularıydı. Kemoterapi nedir, hiçbir fikrim yoktu. En zor kısmı da bu bilinmezlikti. Ama sonra gördüm ki erken teşhis gerçekten hayat kurtarıyor. Belki de doktora gitmeseydim, bugün burada olamayacaktım.”
Tedavi sürecinde ailesinin desteğinin önemine de vurgu yapan Ergin, özellikle kızına bu durumu nasıl anlatacaklarını düşünerek profesyonel yardım aldıklarını söylüyor. “Bir pedagogdan destek aldık. Onun desteği, bu süreci daha sağlıklı geçirmemize yardımcı oldu” diyor.
Çalışma hayatına dönmenin kendisine çok iyi geldiğini anlatan Ergin, her zaman sağlık alanında gönüllü olmak istediğini söylüyor. “Danışmada görevliyim ama aynı zamanda bir onkoloji hastası olarak buradayım. Çünkü kanser demek, hayatın bittiği anlamına gelmiyor. Ayaktayım, çalışıyorum, yaşıyorum. Bunu gören diğer hastalar için bir örnek oluyorum. Her gün kemoterapi alan hastaların yanına gidiyorum. Çünkü bu süreci daha önce yaşamış biri olarak onları en iyi ben anlıyorum.”
Tedavi gördüğü sırada tanıştığı Neslihan Ergin’in kendisine moral verdiğini anlatan hasta Aybike Tonguç da, “Sürecin en zorlu yanı neyle karşılaşacağınızı bilememek. Neslihan Hanım gibi bu yolu daha önce yürümüş biriyle konuşmak bize çok iyi geliyor. Her kemoterapi günümde yanıma gelir, halimi hatırımı sorar. Sadece bana değil, anneme ve kızıma da aynı şekilde destek olur” diyor.
Tedavi sürecinde Ergin’in moralinin kendilerine de iyi geldiğini belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Gürümlü ise, “Hastamızken şimdi çalışma arkadaşımız oldu. Özellikle onkoloji bölümünde çalışmak istemesi çok anlamlı. Onun burada olması, diğer hastaların sürece uyum sağlamasında çok etkili. Kanser tanısı almak, yalnızca fiziksel değil ruhsal bir travmadır. Bu süreçte moral ve motivasyonun yüksek olması, tedavinin başarısını doğrudan etkiler” ifadelerini kullanıyor.
Neslihan Ergin’in hikayesi, erken teşhisin ve umudun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Hastanede başlayan şifa yolculuğu, şimdi başka hastalar için bir rehberliğe dönüşmüş durumda.