SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Ali Melik, mide kanserinin çoğu zaman belirti vermeden ilerlediğini ancak erken tanı konulduğunda tedavi başarısının oldukça yüksek olduğunu vurguladı.

Mide kanserinin, midenin iç yüzeyini kaplayan hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla geliştiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Melik, hastalığın Türkiye’de de sık görüldüğüne dikkat çekti. Melik, “Ülkemizde de sık görülen ve çoğu zaman sinsice ilerleyen mide kanseri, erken teşhisle tamamen tedavi edilebilir” dedi.

“Bu şikâyetler göz ardı edilmemeli”

Uzun süre devam eden mide yanması, şişkinlik ve hazımsızlık gibi yakınmaların hafife alınmaması gerektiğini söyleyen Melik, “Bu belirtiler yeni başladıysa veya sürekli hale geldiyse bir uzman hekime başvurmak gerekir” ifadelerini kullandı.
Mide kanserinin en sık görülen belirtilerini sıralayan Melik, bunları “Geçmeyen mide ağrısı veya rahatsızlık hissi, iştahsızlık, erken doyma, nedensiz kilo kaybı, bulantı veya kusma, katran renginde dışkı gibi durumlar” şeklinde aktardı.
Her mide ağrısının kanser anlamına gelmediğini vurgulayan Melik, özellikle risk grubundaki bireyleri uyararak, “Her mide ağrısı kanser değildir, ama özellikle 40 yaş üstü bireylerde bu şikâyetler uzun sürüyorsa genel cerrahi veya gastroenteroloji uzmanına başvurmalıdır” dedi.

Türk Dermatoloji Derneği’nden uyuz uyarısı
Türk Dermatoloji Derneği’nden uyuz uyarısı
İçeriği Görüntüle

Risk grupları kimler?

Dr. Öğr. Üyesi Melik, mide kanseri açısından risk taşıyan gruplara ilişkin de bilgi verdi. Melik, “Helicobacter pylori enfeksiyonu olanlar, ailesinde mide kanseri öyküsü bulunanlar, 50 yaş üzerindekiler, sigara, alkol kullananlar, tuzlu, tütsülenmiş ve işlenmiş gıdalarla beslenenler, az sebze-meyve tüketenler ve obez bireyler risk altında” ifadelerini kullandı.

Yaşam tarzı değişikliklerinin riski azaltmada önemli rol oynadığını belirten Melik, “Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji uzmanları, risk grubundaki bireylerde düzenli kontrollerin önemine özellikle dikkat çekmektedirler” dedi.

“Erken teşhis hayat kurtarır”

Erken evrede tanı konulan mide kanserinde tedavi başarısının yüzde 90’a kadar çıkabildiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Melik, erken tanının en önemli aracının endoskopi olduğunu vurguladı. Melik, “Bunun anahtarı endoskopidir. Endoskopi, halk arasında, kamera ile mideye bakma olarak bilinir. Ucunda kamera bulunan ince bir tüp yardımıyla mide içi görüntülenir ve şüpheli alanlardan biyopsi alınır. Ağrısız ve kısa süren bir işlemdir. Genel Cerrah ve Gastroenterologlar, 40 yaş sonrası mide şikâyeti olan herkese bu basit işlemin ihmal edilmemesini önermektedir” diye konuştu.

Tedavide ekip çalışması vurgusu

Tedavi sürecinin hastalığın evresine göre planlandığını belirten Melik, erken evrede bazı tümörlerin endoskopik yöntemlerle çıkarılabildiğini, ileri evrelerde ise farklı tedavi seçeneklerinin devreye girdiğini söyledi. Melik, “Erken evrede, küçük tümörler endoskopik olarak alınabilir. İleri evrede, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi veya hedefe yönelik tedaviler uygulanır. Bu süreçte Genel cerrahi, onkoloji, gastroenteroloji, diyetisyen ve psikolojik destek ekipleri birlikte çalışır. Multidisipliner yaklaşım, tedavi başarısını artırır” ifadelerini kullandı.

“Korunmak elimizde”

Mide kanserinden korunmak için günlük yaşamda alınabilecek önlemlere de değinen Dr. Öğr. Üyesi Melik, “Sigara ve alkolü bırakın. Tuzlu, tütsülenmiş ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Sebze-meyve tüketimini artırın. Fazla kilolardan kurtulun, aktif yaşayın. Helicobacter pylori enfeksiyonu varsa tedavi olun. Mide şikâyetlerini ve aile öyküsünü ihmal etmeyin” dedi.

Mide kanserinin erken tanı ve bilinçli yaşam alışkanlıklarıyla önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu hatırlatan Melik, “Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır. Midenizin sesini dinleyin, bedeninizi ihmal etmeyin” sözleriyle uyarılarını yineledi.

Kaynak: İHA