Pankreas kanseri, sinsi seyriyle bilinen ve erken evrede genellikle belirti vermeyen kanser türlerinden biri. Dünya genelinde her yıl 500 binden fazla kişi bu hastalıkla tanışırken, Türkiye’de yıllık yeni vaka sayısı yaklaşık 4–5 bin civarında. Ancak son yıllarda geliştirilen yeni tedavi yöntemleri, hastalar için umut verici sonuçlar sunuyor.
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mert Erkan, pankreas kanserinde tanı ve tedavide önemli gelişmeler yaşandığını belirtiyor: “Pankreas, vücudun en derin bölgelerinden birinde yer aldığı için tümörler uzun süre belirti vermez. Bu nedenle çoğu vakada hastalık ileri evrede fark edilir. Son yıllarda uygulanan yeni tedavi yöntemleri sayesinde sağ kalım oranları belirgin biçimde arttı.”

Cerrahide Yeni Yaklaşımlar: Robotik ve Laparoskopik Teknikler

Prof. Dr. Mert Erkan, ameliyat öncesi tümörü küçültmek için uygulanan ilaç ve ışın tedavisi (neoadjuvan tedavi), robotik cerrahi ve Whipple prosedüründeki teknik yeniliklerin çığır açtığını vurguluyor. Cerrahi öncesi kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonları, ileri evre hastalarda dahi tümörlerin küçültülmesine ve ameliyat şansı doğmasına imkân sağlıyor. Yüksek teknolojiyle yapılan robotik ve laparoskopik cerrahiler ise hem iyileşme süresini kısaltıyor hem de yaşam kalitesini artırıyor.

Pankreasın önemi ve hastalık belirtileri

Karaciğerden sonra sindirim sisteminin ikinci büyük salgı organı olan pankreas, insülin ve glukagon hormonlarını salgılayarak kan şekeri dengesini korurken, yağ, protein ve karbonhidrat sindiriminde görevli enzimleri de üretiyor. Prof. Dr. Mert Erkan, pankreasta gelişen kötü huylu tümörlerin bu fonksiyonları hızla bozduğunu belirtiyor: “Pankreas kanseri uzun süre belirti vermez; sırt ve karın ağrısı, kilo kaybı, sarılık, sindirim sorunları, ani gelişen diyabet gibi bulgular genellikle hastalığın ileri evrelerinde ortaya çıkar. Pankreas kanseri en sık 60–65 yaş aralığında görülüyor; ancak genetik yatkınlığı olan kişilerde hastalık daha erken yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Ailesinde genç yaşta pankreas kanseri öyküsü olan bireyler risk grubundalar. Bu kişilerin özel tarama programlarına dahil edilmesi gerekiyor.”

Tanı ve multidisipliner tedavi

Prof. Dr. Mert Erkan, tanıda ultrasonun çoğu zaman yeterli olmadığını ve şüpheli durumlarda bilgisayarlı tomografi veya MR gibi ileri görüntüleme yöntemlerinin kullanılmasını öneriyor. Ayrıca tümör belirteçleri CA 19-9 ve CEA’nin takibinin önemine dikkat çekiyor.

Pankreas kanseri tedavisinde artık multidisipliner yaklaşımlar öne çıkıyor. Genel cerrahi, tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi uzmanlarının birlikte planladığı protokoller, eskiden cerrahiye uygun olmayan birçok hastanın ameliyat edilebilir hâle gelmesini sağlıyor. Prof. Dr. Mert Erkan, “Neoadjuvan tedavi dediğimiz kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonları sayesinde tümörler küçültülüyor, ardından cerrahiyle tamamen çıkarılabiliyor. Bu yaklaşım sayesinde 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 15’lerden yüzde 50’nin üzerine çıkmış durumda” diyor.

Whipple prosedürü: En etkili ameliyat

Pankreas kanseri genellikle organın baş kısmında görülüyor. Prof. Dr. Mert Erkan, bu durumda en etkili cerrahi yöntemin Whipple prosedürü olduğunu ifade ediyor: “Bu ameliyatta pankreasın baş kısmı, onikiparmak bağırsağı ve safra yolu birlikte çıkarılır. Sindirim sisteminin devamlılığını sağlamak için mide, pankreas ve safra yolları ince bağırsakla yeniden birleştirilir. Genel Cerrahi’nin en zor ameliyatlarından biri olan Whipple Prosedürü, deneyimli merkezlerde başarıyla uygulanabiliyor. Ameliyat sonrası hastaların büyük bir kısmı 7–10 gün içinde taburcu edilip normal beslenmeye dönebiliyor.”

Bazen pankreasın tamamının alınması gerekebiliyor. Prof. Dr. Mert Erkan, “Pankreasın tamamen alınması durumunda, hastalar yaşam boyu insülin ve sindirim enzimi takviyesi alıyor. Tablet şeklindeki enzim ilaçları sayesinde sindirim süreci sürdürülebiliyor; insülin desteğiyle metabolik denge korunuyor” diye ekliyor.

Dijital dünyanın öfke tuzakları: Rage Bait nedir?
Dijital dünyanın öfke tuzakları: Rage Bait nedir?
İçeriği Görüntüle

Pankreas kanseri artık daha yönetilebilir

Prof. Dr. Mert Erkan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Artık pankreas kanseri tanısı bir son değil. Multidisipliner yaklaşımla, doğru merkezde ve zamanında müdahale edilen hastalarda yaşam süresi anlamlı şekilde uzuyor. Bir zamanlar tedavi şansı çok sınırlı olan pankreas kanseri, bugün modern cerrahi teknikler, moleküler onkoloji ve neoadjuvan yaklaşımlar sayesinde çok daha yönetilebilir hâle geldi.”

Kaynak: BASIN BÜLTENİ