Uzayan yaşam süresiyle birlikte omurga sorunları da hızla artıyor. Robotik cerrahi, navigasyon sistemleri, kişiye özel 3 boyutlu implantlar ve yapay zekâ destekli planlama sayesinde omurga tedavilerinde artık çok daha güvenli, konforlu ve kalıcı sonuçlar elde ediliyor. Uzmanlar, “Omurga yaşlanması kaçınılmaz ama etkilerini azaltmak mümkün” diyor.

Yaşlanan omurga, artan risk

Omurganızı Geleceğe Hazırlayın-1

Günümüzde yaş ortalamasının yükselmesiyle birlikte omurga sağlığı, hem günlük yaşam kalitesini hem de bağımsız hareket edebilme kapasitesini doğrudan belirleyen en kritik faktörlerden biri haline geldi. Yaşa bağlı olarak omurgada;

• Disk dejenerasyonu,
• Omurilik kanal daralması (spinal stenoz),
• Sinir sıkışmaları,
• Kamburluk ve duruş bozuklukları,
• Osteoporoza bağlı omurga kırıkları

daha sık görülmeye başladı.

Acıbadem Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Alanay, yaşlanmanın herkes için kaçınılmaz olduğunu ancak etkilerinin büyük ölçüde yaşam tarzıyla şekillendiğini belirterek şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Herkes yaşlanıyor ama herkes aynı şekilde yaşlanmıyor. Omurga, yaşam tarzından en fazla etkilenen yapılarımızdan biri. Düzenli hareket eden, kaslarını güçlü tutan, doğru duruş alışkanlıkları kazanan bireylerde omurga sorunları çok daha geç ortaya çıkıyor.”

Masa başında geçen saatler omurgayı eskitiyor

Uzmanlara göre çağın en büyük sorunlarından biri hareketsizlik. Özellikle:

• Uzun süre masa başında çalışmak,
• Yanlış oturuş pozisyonları,
• Düzenli egzersiz yapmamak,
• Aşırı kilo,

Kanser araştırmalarında görev yapan doktor 'asla evime sokmam' diyerek uyardı!
Kanser araştırmalarında görev yapan doktor 'asla evime sokmam' diyerek uyardı!
İçeriği Görüntüle

omurganın doğal yaşlanma sürecini hızlandırıyor.

40’lı yaşlardan sonra omurga çevresindeki kasların belirgin biçimde zayıfladığına dikkat çeken Prof. Dr. Alanay, günlük rutine basit egzersizler eklemenin bile büyük fark yaratabileceğini söylüyor:

“Her gün 30 dakikalık yürüyüş, omurgayı korumanın en kolay yollarından biri. Esneme hareketleri, karın–bel bölgesini güçlendiren egzersizler ve yüzme de omurga sağlığını ciddi ölçüde destekler.”
Bunun yanında kalsiyumdan zengin beslenme, D vitamini takibi ve düzenli kemik yoğunluğu ölçümleri, osteoporoza bağlı omurga kırıkları riskini azaltmada kritik önem taşıyor.

Bu belirtiler alarm sayılıyor

Omurga sorunlarının çoğu erken evrede basit bel ağrısı ile kendini gösterebiliyor. Ancak bazı belirtiler, ciddi bir tablonun habercisi olabiliyor:

• Bacaklarda uyuşma ve karıncalanma
• Güç kaybı
• Yürüme mesafesinde belirgin azalma
• Uzun süre ayakta kalamama

Prof. Dr. Alanay, bu tür şikâyetlerin özellikle kanal daralması başlangıcına işaret edebileceğini belirterek uyarıyor:

“Bu belirtiler ortaya çıktığında zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmak gerekiyor. Erken tanı, cerrahiye gerek kalmadan tedavi şansı sağlayabiliyor.”

Teknoloji destekli omurga cerrahisi

Son yıllarda omurga ameliyatlarında en büyük dönüşüm, teknolojik uygulamalar sayesinde yaşanıyor. Artık birçok merkezde:

• 3 boyutlu bilgisayar destekli cerrahi planlama
• Navigasyon sistemleri
• Robotik cerrahi
rutin olarak kullanılıyor.

Hastanın omurgası üzerinden üç boyutlu sanal modeller oluşturularak vidaların yerleşimi milimetrik hassasiyetle planlanıyor. Robotik sistemler ise ameliyat sırasında bu planlamayı birebir uygulamaya yardımcı oluyor.

Prof. Dr. Alanay, bu teknolojilerin güvenliği ciddi ölçüde artırdığını söylüyor:

“Teknoloji sayesinde hata payı azalıyor, çevre dokular korunuyor ve ameliyatlar daha küçük kesilerle yapılabiliyor. Daha az kan kaybı ve daha az ağrıyla hastalar çok kısa sürede ayağa kalkabiliyor.”

Kişiye özel hedefe odaklı ameliyatlar

Eskiden her hastaya benzer cerrahi yöntemler uygulanırken artık tamamen kişiye özel bir tedavi yaklaşımı benimseniyor.

• Bazı hastalarda sadece sinir üzerindeki baskıyı almak yeterli oluyor.
• Bazılarında omurganın stabilitesini yeniden sağlamak için ek işlemler gerekebiliyor.

Bu süreçte minimal invaziv cerrahi teknikleri ön plana çıkıyor. Kas dokusuna daha az zarar veren bu yöntemler sayesinde:

• Hastanede kalış süresi kısalıyor.
• Günlük yaşama dönüş hızlanıyor.
• Enfeksiyon ve komplikasyon riski azalıyor.

3 boyutlu, kişiye özel implantlar

Son yılların en önemli gelişmelerinden biri ise kişiye özel üretilen 3 boyutlu titanyum implantlar oldu. Hastanın anatomisine birebir uyum sağlayan bu implantlar özellikle:

• Skolyoz
• Omurga eğriliği
• Kompleks deformite cerrahileri

gibi zorlu ameliyatlarda büyük kolaylık sağlıyor.

Prof. Dr. Alanay:

“Kişiye özel tasarlanan implantlar cerrahinin doğruluğunu artırıyor ve uzun vadede çok daha kalıcı sonuçlar elde etmemizi sağlıyor.”

Cerrahi en son seçenek

Tüm bu gelişmelere rağmen uzmanlar cerrahinin hâlâ son seçenek olduğunun altını çiziyor. Doğru önlemler alındığında birçok hastada ameliyat gereksiniminin yıllarca ertelenebildiği belirtiliyor.

Koruyucu yaklaşımın temel taşları ise şöyle sıralanıyor:

• Düzenli egzersiz
• Doğru kilo kontrolü
• Kas güçlendirme programları
• Postür (duruş) eğitimi

Yapay zekâ ile geleceği öngörmek mümkün olacak

Omurga tedavilerinin geleceğini yapay zekânın şekillendireceğini vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Alanay, umut verici bir öngörüde bulunuyor:

“Yakın gelecekte yapay zekâ, bir kişinin omurgasının yıllar içinde nasıl değişeceğini tahmin edebilecek. Böylece tedbirleri çok daha erken alacak, tedavileri tamamen kişiye özgü olarak planlayacağız.”

Uzmanlara göre omurga sağlığını korumanın altın anahtarı hareketli yaşam, sağlıklı beslenme ve doğru duruş alışkanlıkları. Yeni teknolojiler sayesinde tedavi olanakları her geçen gün artıyor ancak en etkili yöntem hâlâ omurgayı erken yaşlardan itibaren korumak.

“Omurganız size bir ömür hizmet ediyor” diyen uzmanlar, küçük yaşam tarzı değişikliklerinin gelecekte büyük ameliyatların önüne geçebileceğini hatırlatıyor.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ