Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, seyahat sırasında karşılaşılan sağlık problemlerine dikkat çekerek, önlem alınmasının önemini vurguladı.
“Bu sorunların önemli bir kısmı hafif ve kendini sınırlayan özellikte hastalıklar. Bununla beraber, daha ciddi sorunlara yol açan enfeksiyonlarla da karşılaşılabiliyor, seyahat edenlerin bir kısmı seyahatini yarıda keserek ülkesine dönmek zorunda kalabiliyor” diyen Mamçu, sıtmanın en sık karşılaşılan ateşli hastalık olduğunu belirtti. Uzman, seyahatten en az dört hafta önce Seyahat Hastalıkları Kliniklerine başvurulmasının ve gerekli aşıların yapılmasının kritik önem taşıdığını hatırlattı. Seyahat dönüşünde ise ateş, sarılık, baş ağrısı, kanama veya nörolojik belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini ekledi.
SEYAHAT ENFEKSİYONLARI ÜÇ ANA BAŞLIKTA İNCELENİYOR
Dr. Mamçu, seyahat hastalıklarını yolculuk yapılan yere, yolculuk şekline ve gidilen yerde yapılan aktivitelere bağlı olarak ortaya çıkan sağlık problemleri şeklinde özetledi:
“Seyahat enfeksiyonları genel olarak bulaşıcı hastalıklar, seyahatin kendisinden kaynaklı sorunlar, çevresel ve bölgesel faktörlerden kaynaklı sorunlar şeklinde üç grupta ele alınabilir” ifadelerini kullandı.
Tropikal bölgelerde sıtma, sarı humma, dengue, Zika, kolera, tifo, hepatit A-B gibi hastalıkların sık görüldüğünü belirten Mamçu, kirli su ve yiyeceklerle bulaşan seyahat ishali, jet lag, derin ven trombozu ve araç tutması gibi sorunların da ortaya çıkabileceğini söyledi. Ayrıca, yüksek irtifa hastalığı, güneş ve sıcak çarpması, dehidratasyon, soğuk iklimlerde hipotermi, böcek ve hayvan ısırıkları gibi risklerin de bulunduğunu aktardı.
SEYAHAT EDENLERİN YÜZDE 65’İ SAĞLIK SORUNU YAŞIYOR
Dr. Mamçu, yılda 1.2 milyar insanın uluslararası seyahat ettiğini, bu sayının 2030’da 2 milyara ulaşmasının beklendiğini belirtti:
“Hastalıkların daha çok gelişmiş ülkeden gelişmemiş ülkeye seyahatte ortaya çıktığı” uyarısında bulunan uzman, Afrika, Güneydoğu Asya ve Güney Amerika gibi bölgelerde riskin daha yüksek olduğunu söyledi. Ayrıca, hijyen ve sanitasyon şartlarının yetersiz olduğu bölgelerde enfeksiyonların daha sık görüldüğünü aktardı.
Mamçu, yapılan çalışmalara göre seyahat edenlerin yüzde 65’inin gittikleri bölgede az ya da çok sağlık sorunu yaşadığını ifade ederek, çoğunluğun diyare, solunum yolu enfeksiyonu ve deri hastalıkları gibi hafif sorunlarla karşılaştığını söyledi. Ancak ciddi enfeksiyonlarla karşılaşanların seyahatlerini yarıda kesmek zorunda kaldığını da ekledi.
SEYAHATTEN EN GEÇ DÖRT HAFTA ÖNCE KLİNİKLERE BAŞVURUN
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sunulan kaynakların seyahat öncesi hem hastalar hem de hekimler için yol gösterici olduğunu belirten Mamçu, “Bu kaynaklar, dünyanın tüm ülkelerinde ortaya çıkan hastalık ve salgınları yakından izleyerek sık sık güncelleniyor” dedi.
Uzman, alınacak önlemlerin gidilecek ülkeye, kalınacak süreye ve yapılacak aktiviteye göre değiştiğini vurguladı:
“Ülkemizde Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, yurt dışına çıkacaklara seyahat sağlığı hizmeti sunuyor. Bölgelere göre WHO ve CDC’nin önerdiği aşılar; gidilen bölgeye, kalınacak süreye, kişinin bağışıklık durumuna ve o anda mevcut salgın hastalık durumuna göre değişebileceği için mutlaka konunun uzmanları tarafından Seyahat Hastalıkları Kliniklerinde uygulanmalı” ifadelerini kullandı.
Mamçu, Sahra Altı Afrika ve Uzak Asya gibi bölgelere gitmeden önce aşılama ile yeterli düzeyde bağışıklık oluşturulmasının gerektiğini, bunun en az 3–4 hafta süreceğini belirterek, seyahatten en geç dört hafta önce sağlık kuruluşuna başvurulmasını önerdi.
KİMLER ‘YÜKSEK RİSKLİ YOLCU’?
Seyahatle ilişkili hastalıklardan korunmak için önceden Enfeksiyon Hastalıkları uzmanına danışmanın kritik önem taşıdığını belirten Dr. Mamçu, bazı kişilerin “yüksek riskli yolcu” kategorisine girdiğini aktardı:
“Bunlar; ciddi sağlık sorunları nedeniyle yakın zamanda hastaneye yatış öyküsü olanlar, kronik hastalıkları olanlar, immün yetmezliği olanlar, çocuklar ve yaşlılar, gebelik veya emzirme dönemindeki kadınlar, özellikle kaliteli tıbbi hizmetten uzak, gelişmekte olan ülkelere yolculuk edecek yolcular, uzun süreli seyahat edecekler, sırt çantalılar ve insani yardım, tıbbi hizmet amacıyla seyahat edenler. Özellikle bu kişiler seyahat öncesi bir Seyahat Hastalıkları Kliniğine başvurmalı.”
SITMA VE DİĞER TROPİKAL HASTALIKLARA DİKKAT
Seyahat sonrası altı hafta içinde ateş, sarılık, baş ağrısı, uykuya eğilim, kanamalar veya nörolojik belirtiler görüldüğünde mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğini vurgulayan Mamçu, “Başvuruda seyahat ve seyahatte yapılan yüzme, mağaracılık, trekking gibi aktiviteler anlatılmalıdır” dedi.
En sık saptanan ateşli hastalığın sıtma olduğunu belirten uzman, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sıtmanın kuluçka süresi bir yılı bulabilir. Ateş, nezle hali, terleme, üşüme gibi şikayetlerle başlayabilir. Sıtma dışında; gidilen ülkenin mikrobik yapısına ve vücudun bağışıklık durumuna bağlı olarak, ülkemizde görülmeyen pek çok tropikal hastalık görülebilir.”
Türkiye’nin alt yapı, hijyen ve sanitasyon şartlarının yeterli olduğunu, WHO tarafından seyahat öncesi özel bir önlem önerilmediğini hatırlatan Mamçu, bazı bölgelerde ise dikkatli olunması gerektiğini söyledi:
“Güneydoğu veya Çukurova Bölgesi’nde sıtma, Güneydoğu’da tifo, amipli dizanteri, bruselloz, leyişmaniyoz ve Tokat, Sivas, Erzurum, Trabzon gibi Kelkit Vadisi çevre illerinde Kırım-Kongo hemorajik ateşi hastalıklarına karşı dikkatli olmak gerekebilir.”