Özellikle gelişme çağındaki çocuklarda görülen skolyozun, fiziksel ve sosyal sorunlara yol açmadan önce fark edilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Omurganın belirli açılar üzerinde eğrilmesine “skolyoz” adı verildiğini belirten Doç. Dr. Hassa, “Omurga yapısı, gövdeyi bacaklar üzerinde dengede tutar. Skolyozda bu yapı, yana doğru S veya C şeklinde eğrilir ve hem kozmetik hem de fizyolojik birçok soruna neden olabilir” dedi.
DÖRT GRUPTA İNCELENİYOR
Skolyozun dört farklı başlıkta incelenmesi gerektiğini ifade eden Hassa, “Çocukluk çağlarında gözlemlediğimiz sinir hastalıklarının eşlik ettiği nöromüsküler tip, doğumsal kemik anomalilerle birlikte görülen konjenital tip ve sebebi saptanamayan idiopatik tip çocukluk skolyozlarının temel gruplarını oluşturur. Bu eğriliklerin bir kısmı erişkin çağda ilerleyerek erişkin skolyozuna dönüşebilir” açıklamasında bulundu.
Doç. Dr. Hassa, çocukluk çağı skolyozlarının infantil (0-6 yaş), juvenil (7-10 yaş) ve adolesan dönem olmak üzere üç başlık altında incelendiğini belirterek, “5-6 yaş ve adolesan dönemin başı gibi hızlı büyüme evreleri, eğriliğin artış hızının en yüksek olduğu dönemlerdir. Kemik olgunlaştıkça bu hız azalır. Ancak erken yaşta ve yüksek açıya sahip eğrilikler en korkulan senaryodur çünkü bu tip eğrilikler hızla artabilir” diye konuştu.
FİZİKSEL BELİRTLERE DİKKAT
Aileleri çocuklarındaki fiziksel belirtileri gözlemlemeye davet eden Doç. Dr. Hassa, “Omuz asimetrisi, sırtın S şeklinde eğrilmesi, kürek kemiklerinde dengesizlik, öne eğilince görülen hörgüç benzeri çıkıntı ya da göğüs kafesinin bir tarafında belirgin çıkıklık, skolyozun habercisi olabilir” ifadelerini kullandı.
KORSE VE EGZERSİZLE TEDAVİ MÜMKÜN
Skolyoz tedavisinde erken tanının büyük bir avantaj sağladığını vurgulayan Hassa, “Erken başlangıçlı skolyozun görülme sıklığı yaklaşık yüzde 3’tür ve bunların yalnızca küçük bir kısmı cerrahi müdahale gerektirir. Korse uygulamaları, özellikle <40 derece açılarda, fizik tedavi ve Schroth egzersizleri ile birlikte kullanıldığında başarılı sonuçlar verebiliyor. Özellikle okul çağındaki çocuklarda ebeveynlerin dikkatli gözlemleri tanı sürecinde çok önemlidir” dedi.
AĞIR ÇANTA VE YANLIŞ SPOR RİSK OLUŞTURUYOR
Gelişim çağındaki çocukların maruz kaldığı dış etkenlerin omurga üzerinde kalıcı etkiler yaratabileceğini belirten Hassa, “Örneğin, çocuk kilosunun yedide birinden ağır bir çantayı tek omzunda taşıyorsa, bu skolyoz riskini artırır. Halter gibi ağırlık sporlarında da benzer sorunlar görülebilir” uyarısında bulundu.
Tedavi edilmeyen skolyozun ileri evrelerde ciddi sorunlara yol açabileceğini belirten Hassa, “Postür bozukluğu, kas spazmları, kozmetik sorunlar ve sosyal etkilerin yanı sıra, akciğer ve kalp üzerinde de kalıcı hasarlar oluşturabilir. Gelişimin yavaşlaması, akciğer büyümesinin durması ve kardiyak rezervin azalması gibi hayati riskler ortaya çıkabilir” dedi.
DOĞRU TANI İÇİN UZMAN DEĞERLENDİRMESİ ŞART
Tanı sürecinde skolyoz grafilerinin önemine dikkat çeken Doç. Dr. Hassa, “Ayakta çekilmiş iki yönlü grafilerle omurgadaki eğrilikler tespit edilip, açıları hesaplanıyor. Hastanın kemik yaşı da göz önünde bulundurularak, eğriliğin ilerleme potansiyeli değerlendiriliyor. Cerrahi adayı olan küçük yaştaki hastalarda büyüyen rod sistemleri, akciğer gelişimi tamamlandıktan sonra ise füzyon ameliyatları tercih ediliyor” diye konuştu.
Son yıllarda gündeme gelen ipli skolyoz cerrahisine de değinen Hassa, “Henüz tüm dünyada kabul görmese de sınırlı hasta grubunda uygulanabiliyor. Ancak bu konuda en doğru değerlendirme, mutlaka bir omurga cerrahisi uzmanı ile yapılmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.