Dünya genelinde sağlıklı yaşam ve uzun ömür, artık tıp dünyasının en önemli gündemlerinden biri haline geldi. Geleneksel tedavi yöntemlerinde semptomların baskılanması öne çıkarken, yeni yaklaşımda hastalıkların kök sebeplerini hedefleyen uygulamalar giderek daha fazla önem kazanıyor.
Tıp, fizyoterapi, kriyoterapi, rejeneratif tedaviler ve ileri teknoloji infüzyon protokollerinin birlikte uygulanmasıyla, bireylerin sağlığı hücresel düzeyden yaşam kalitesine kadar bütüncül bir bakış açısıyla ele alınıyor. Bu yaklaşımı Türkiye’ye taşıyan Cellavia Klinik CEO’su Dr. Cengiz Gül, “İnsanlar artık hasta olduğunda tedavi olmaktan çok sağlıklı yaşamak ve uzun ömürlü olmak istiyor” dedi.
Modern sağlık anlayışında odak noktasının, yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen proaktif yaklaşımlar olması gerektiğini vurgulayan Gül, “Modern hayat, insanın gelişimine meydan okuyor. Sürekli maruz kaldığımız çevresel toksinler, zihinsel baskı ve işlenmiş gıdalar, biyolojimizi sürekli bir stres altında bırakıyor. Kişiye özel ve kök nedene odaklanan yaklaşımlar ön plana çıkıyor” diye konuştu.
Entegratif biyolojik tıbbın dünyadaki öncülerinden Alpstein’in kurucusu Dr. Ralf Oettmeier ise, “Önleme, en iyi ilaç türüdür ve aynı zamanda uzun ömürlüğün sırrıdır” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Osteopat Fizyoterapist Suat Dülger, “Her şey, aynı anda, her yerde gerçekleşiyor” felsefesinden hareketle geliştirdikleri dört aşamalı tedavi protokolünü anlattı. Özellikle karanlık alan mikroskobu ile kan hücrelerinin canlı olarak ekrana yansıtılması, serbest radikal seviyesini ölçen FRAS 5 sistemi ve sanal gerçeklik destekli nöro-atletik antrenman platformu büyük ilgi gördü.