İnsanın erken yaşta izinden gidebileceği bir rol model bulması son derece önemli. Üstelik yüz yüze tanışmanız, hatta aynı ülkede yaşamanız bile gerekmez birinin izinden gitmek için. Gençlerle ne zaman buluşsam onlara ilk tavsiyem, kendilerine ilham veren birini bulmaları. Bunun için de elbet etrafa gören gözlerle bakmak, meraklı kulaklarla ortalıkta gezinmek gerekiyor. Başlarını cep telefonlarından ve bilgisayar oyunlarından kaldırmayan gençlerin rol modelleri de ne yazık ki orada rastladıkları kişiler oluyor. Fakat siz de bilirsiniz ki, bizim ülkede gerçek değer üretenlere oralarda pek rastlanmaz.

Ben gazeteci olmaya Uğur Mumcu katledildiğinde karar vermiştim. Bütün mahallemizi saran o yas havası, ülkede ortak matem yaşadığımız son zamanlardandı belki de. Sonrasında bir acıda buluşmak bile pek mümkün olmadı. O zamanlar ben bir orta okul öğrencisiydim. Lakin o yaşta bile günde iki gazete okuyordum çünkü annem okuyordu. Her eve iki-üç gazete giren vakitlerdi. Haberciliğin can pahasına yapıldığı ama yapılabildiği zamanlardı. Uğur Mumcu’nun yerini almaya gönüllü birçok gençten biriydim ben de. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne gitmemin tek sebebi bu. Ama mezun olduğumda hayat beni farklı yerlere savurdu. Ülkemizde hiçbir kariyer hikayesi planladığı gibi gitmez ama başladığı gibi de bitmez. Bunun hem güzel hem kötü yanları var elbette. Nereden baktığınıza bağlı. Ben değişime çabuk uyum sağlayanlardanım. Üstelik gazetecilik tutkumu yazdığım romanlarda gerçekleştirme şansım var.

Bu hafta dijital platformda Yıldız Kenter’in hayatını anlatan Caniko belgeselini izledim. Yıldız Kenter sanat adına ama en çok tiyatro adına elini taşın altına koymuş, farklı olmaktan korkmamış müthiş bir kadın. Onu anlatan bu belgesel keşke o yaşarken yapılabilseydi, tıpkı Haldun Dormen ve Metin Akpınar için yapıldığı gibi. Eminim onun da eklemek istediği çok şey olacaktı o zaman. Yine de böyle yapımlar çok kıymetli. Sanatın gittikçe daha zorlaştığı şu günlerde, gençlere hiç yoktan büyük başarılara imza atabilmiş, bazen de dibe vurmayı yaşamış lakin yılmamış isimlerin hikayesi eminim ilham verecektir. Hangi alana gönül verdiyseniz o alanda sizden önce yolları arşınlamış biri mutlaka vardır. Aynı hataları yapmaktansa onun yaptıklarını dinleyip farklı yollar denemek daha iyi olmaz mı? Her büyük başarı hikayesinin ardında birkaç büyük başarısızlık öyküsü de yatmaktadır. Bunun farkında olmak da önemli çünkü gençler sanıyor ki, başarı birdenbire oluveriyor. Bu isimlerin hayatına yakından bakarsanız hepsinin son derece istikrarlı, kararlı bir şekilde, düşe kalka da olsa yılmadan, tutkularını ve kendilerine inançlarını yitirmeden yola devam ettiklerini göreceksiniz. Yarı yoldan dönenlerin ismini zaten bilmiyoruz çünkü tarih sadece cesurların adını yazar.

Bu hafta yurtdışından güzel de bir haber aldım. Daha önce Arapça olarak Orta Doğu’da yayınlanan ve büyük beğeni toplayan Aşkın Gölgesi romanımın İtalyanca baskısı elime ulaştı. Üç kuşak yalnız anneyi anlattığım romanımı farklı dillerde görmek çok başka bir heyecan. Yakında bu romanla ilgili başka sürprizlerim de olacak.