Üsküdar Üniversitesi tarafından bu yıl “Gençlik ve Yalnızlık” temasıyla düzenlenen 7. Uluslararası Yalnızlık Sempozyumu, Merkez Yerleşke Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Açılışta yapılan konuşmalarda, yalnızlığın bireysel bir sorun olmaktan çıkarak toplumsal ve küresel bir risk haline geldiğine dikkat çekildi.

Sempozyumun açılış konuşmalarını; Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör ve Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı yaptı.

“Gelecekte insanlığı bekleyen büyük tehlike yalnızlık”

Nevzat Tarhan-1

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yalnızlık konusunu yıllardır gündemde tutmalarının nedeninin geleceğe yönelik ciddi bir risk öngörüsü olduğunu belirterek, “Yalnızlık Sempozyumu’nun yedincisini gerçekleştiriyoruz. Bir psikiyatrist olarak yalnızlığın neden bu kadar önemli olduğunu özellikle gelecekte bekleyen tehlikeyi gördüğümüz için gündeme getirme ihtiyacı hissettik.” dedi.

Tarhan, günümüz toplumlarında giderek daha fazla tartışılan “Kaliforniya Sendromu” kavramına dikkat çekerek, bu sendromun ilk belirtisinin hedonizm olduğunu söyledi. Aristoteles’in mutluluk tanımına atıfta bulunan Tarhan, “İki tür mutluluk vardır: Biri hedonik mutluluk, yani haz mutluluğu; diğeri ise ödomanik mutluluk, yani anlam mutluluğu.” ifadelerini kullandı.

“İnsan ancak anlam peşinde koştuğunda gerçekten mutlu olabiliyor”

Ebulfez

Haz ve anlam mutluluğunun nörobiyolojik karşılıklarına değinen Tarhan, modern yaşamın anlam mutluluğunu geri plana ittiğini belirterek, “Haz mutluluğu beyinde dopaminle ilişkilidir; kısa vadeli ve geçicidir. Anlam mutluluğu ise serotoninle ilgilidir; daha yavaş salgılanır ama daha kalıcıdır.” dedi.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine de değinen Tarhan, “Maslow, son dönemde vefatından önce ihtiyaçlar hiyerarşisinin en tepesine ‘kendini gerçekleştirme’yi değil, ‘kendini aşma’yı koymuştu.” ifadelerini kullandı.

“Bencil insan, zor zamanlarda derin yalnızlık yaşar”

Kaliforniya Sendromu’nun ikinci belirtisinin narsisizm ve egoizm olduğunu vurgulayan Tarhan, bu durumun özellikle gençler arasında yaygınlaştığını belirterek, “Bencil insan, güçlü ve sağlıklı olduğu zaman iyidir; ancak hastalık, yaşlılık veya zorluk anlarında derin bir yalnızlık hissi yaşar.” dedi.

Tarhan’a göre, sendromun üçüncü belirtisi yalnızlık, dördüncü belirtisi ise mutsuzluk ve depresyon. “Aslında burada virüs, hedonizm virüsüdür.” diyen Tarhan, yalnızlıkla baş etmenin yolunun anlam odaklı bir yaşamdan geçtiğini söyledi.

Yeni yılın gizli karanlığı: Mutlu olmamanın sebebi sizi şaşırtacak!
Yeni yılın gizli karanlığı: Mutlu olmamanın sebebi sizi şaşırtacak!
İçeriği Görüntüle

“Gençler, yaşlılardan daha yalnız”

Toplu Oturum

Prof. Dr. Tarhan, İngiltere’de Manchester Üniversitesi ve BBC tarafından 55 bin kişiyle yapılan araştırmanın sonuçlarını paylaşarak, “16-24 yaş arası gençlerin yüzde 40’ı ‘çok yalnızım’ diyor. 75 yaş üzerindekilerde bu oran yüzde 27.” ifadelerini kullandı.

Yalnızlığın devlet politikalarını dahi etkilediğini vurgulayan Tarhan, İngiltere ve Japonya’da Yalnızlık Bakanlığı kurulduğunu, Birleşmiş Milletler’in yalnızlığı küresel tehditler arasında saydığını hatırlattı.

“Dostluk duygusunu kaybettiğimiz için yalnızız”

Gençlerde yalnızlığın en önemli nedenlerinden birinin dijital yalnızlık olduğunu söyleyen Tarhan, “Dijital dünyada ilişki çok ama derinlik yok. Sosyal medya aslında sosyal değil; sanal medyadır.” dedi.

Konuşmasının sonunda Türk kültüründeki “dost” kavramına vurgu yapan Tarhan, “Dostluk duygusunu kaybettiğimiz için yalnızız. Anadolu irfanına, Doğu bilgeliğiyle Batı’nın bilimsel birikimini sentezlemeye ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.

“Yalnızlık gündelik yaşamın içine yerleşti”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör ise yalnızlığın artık günlük hayatın doğal bir parçası haline geldiğini belirterek, “Yalnızlık, gündelik yaşamın içine yerleşmiş bir problem haline geldi.” dedi.

Güngör, modernleşme ve çekirdek aile yapısının yaygınlaşmasıyla birlikte kuşaklar arası bağların zayıfladığına dikkat çekti. Teknolojinin aile içi ilişkileri dönüştürdüğünü belirten Güngör, “Aynı evin içinde bile bireylerin birbirleriyle iletişim kurmadığını görmeye başladık.” ifadelerini kullandı.

“Yalnızlıktan haz almaya başladık”

Sanal dünyayla kurulan ilişkinin gerçek sosyal bağların yerini aldığını vurgulayan Güngör, “Garip bir yalnızlaşma ve kopma yaşıyoruz. Daha da vahimi, yalnızlıktan haz almaya başladık.” dedi.

Teknolojinin insanı makinelere bağımlı hale getirdiğini ifade eden Güngör, bu süreci “şeyleşme” kavramıyla tanımladı.

“Yalnızlık kader değil, dönüştürülebilir bir toplumsal mesele”

Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı ise dijital çağda gençlerin kendilerini giderek daha fazla yalnız hissettiklerini belirterek, yalnızlığın bireysel tercihlerden çok toplumsal koşullarla ilişkili olduğunu söyledi.

Süleymanlı, sempozyum kapsamında Türkiye genelinde yürütülen “Gençlik, Dijitalleşme ve Yalnızlık” araştırmasının sonuçlarının da kamuoyuyla paylaşıldığını belirterek, “Biz burada yalnızlığı kader gibi kabullenen bir yaklaşımı değil; dönüştürülebilir bir toplumsal mesele olarak ele alan bir anlayışı güçlendirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

Sempozyumda, farklı ülkelerden akademisyenlerin katılımıyla gençlik, dijitalleşme ve yalnızlık başlıkları çok yönlü olarak ele alındı.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ