Anneler siz, evin organizatörüsünüz, satın almacısısınız, öğretmeni ve birey yetiştirenisiniz. Lütfen, “Ben sadece ev kadınıyım.” deyip omuzlarınızı düşürmeyin. Kıymeti ödenemeyecek bir ev içi emek üretiyorsunuz.

Anne bireyin beslendiği ilk kaynaktır. Siz kaynağı entelektüel anlamda ne kadar dengeli tutarsanız yetiştirdiği birey de o kadar empati sahibi olur. Bu da yaşamayı hayal ettiğimiz dünyayı var olur kılar.

Şimdi eğitimde sürdürebilirlik konusuna gelelim. Çevreyi sürdürülebilirliğin içine almamız gerekiyor. Türkiye’de sürdürülebilirlik nedense hep çevre yatırımları ya da karbon ayak izi diye aktarılıyor. Hayır değil. Günün sonunda sürdürülebilirlik, içinde var olduğumuz dünyayı daha uzun süre yaşanılır kılmak için verdiğimiz emeğin toplam tanımıdır.

Bir sürdürülebilirlik projesi yapıldığında gençler ve çocuklar hedef kitle olarak algılanıyor. Uzmanlar  çoğunlukla buna yatırım yapıyorlar ama şunu unutuyorlar; sizin okulda verdiğiniz çevre ve sürdürebilirlik eğitimi, eve gittiğinde devam etmek zorunda. Yoksa aldığı bilgi okulda kalıyor. Deneyime ve yaşam tarzına dönüşemiyor. Okulda verilen eğitimin mutlaka bir bacağını eve, veliye yansıtılmalıdır. Veliye bilgilendirme yapılmak  ve veliyi de sürece dahil etmek gerekir. “Biz bugün, çocuğunuza geri dönüşüm eğitimi verdik. Geri dönüşüm ne biliyor musunuz? Aslında bunu yaptığınızda çocuğunuza nasıl bir gelecek bırakacaksınız, farkınsa mısınız?” deyip veliyi de bu çemberin içine dahil ettiğimizde etki alanını genişletiyoruz. Eve doğru radarı çevirip çocukla başlayan eğitime anneyi dahil ettiğimizde etki birden katlanıyor. Geri dönüşüm algısı ve ev içindeki uygulanması çok düşükken anne devreye girdiğinde  %49 oranında davranış değişikliği sağlandığı ispatlanmıştır. İnanılmaz bir tespit bu.

Eğitimde gençler ve çocuklarla çalışıyorsunuz annelerini unutmayın ki ev içinde de verdiğiniz eğitim devam etsin ve kapsama alanınız genişlesin.

Bizler yol arkadaşıyız birbirimizden öğrenerek ilerleyeceğiz.

Anneler günü küçük ev aleti alma günü değildir. Anneler günü, annelerin kadınlık değerlerinin kıymetinin farkına varılıp annelerimizin onurlandırılması gereken bir gündür. Herkesin  bu anlamda söylemlerine dikkat  etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu ülkenin yarısı kadın kalan yarısını da anneler yetiştiriyor.

Dolayısıyla onların değişim ve dönüşümü hepimiz için muhteşem bir dünyayı yaratmak için kaynak olacaktır. Onlara hak ettikleri gibi davranalım lütfen. Bir kadın tüm dünyayı değiştirebilecek güce sahiptir, doğurup yetiştirdiği evlatlarıyla.

Unutmayın kadın çok katmanlı ve organizasyonu çok kuvvetli bir varlıktır. Bu gerçeği doğru değerlendirmek gerekir. Kadınların ayağa kalkması tüm dünyayı silkeler ve kendine getirir.

Yetkilileri, kadınların bu gücünü dikkate alıp dünyaya biraz anne eli değmesini sağlayacak sosyal projeler üretmeye davet ediyorum. Böylece anne gücü, toplumu hayal ettiğimiz yaşanabilirliğe dönüştürecektir. Unutmayalım ki anneler her zaman en doğruyu bilir. Yemeğin ne zaman piştiğini, havaya göre üstümüzün ince mi kalın mı olduğu, kalbimizin ne kırık olduğunu, bize zarar verecek arkadaşları… Liste uzar gider. Anneler bilir. Biz onları dinlemeyi bilelim yeter.

Kendini anne hissedenlerin anneler günü kutlu olsun.