Cumhuriyet’in 100. yılına tanıklık ettiğimiz kalbimizin gurur ve onurla kabardığı şu özel günlerde hatırlatmak isterim ki;

Atatürk’ün kadın haklarına verdiği önemin bir yansıması olarak, Türkiye’de kadınlar bugün erkeklerle eşit haklara sahiptir. Bu haklar sayesinde kadınlar, eğitim, sağlık, iş, siyaset, aile gibi tüm alanlarda aktif bir şekilde yer almaktadır.

Sayende Atam sayende;

Eğitim hakkı verilmeyen kadın bugün hasta oluyor doktorun kadınını arıyor:

1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreseler kaldırılarak eğitimde kız-erkek eşitliği sağlandı. Bugün Türkiye’de kız çocuklarının okullaşma oranı %98’e ulaşmış durumda…

Mahkemede tanıklığı kabul olmayan kadın bugün yargıç olup karar veriyor:

1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile kadınların şahitlik hakkı kabul edildi. Bu sayede kadınlar, mahkemelerde tanık olarak dinlenebilir hale geldi. Bugün, Türkiye’de birçok kadın yargıç olarak görev yapmaktadır. Bu, kadınların hukuk alanındaki temsilini artırmış ve adaletin sağlanmasına önemli katkı sağlamıştır.

Nüfus sayımında insandan sayılmayıp toplama dahil edilemeyen kadın bugün sandıklara gidip seçme hakkını kullanıyor. Seçilme hakkı verdiğin kadın bugün meydanlara çıkıp bağıra bağıra kendini ifade ediyor:

1930 yılında kabul edilen Belediye Kanunu ile kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verildi. 1934 yılında ise bu hak genel seçimlere de genişletildi. Bugün, Türkiye’de kadınlar erkeklerle aynı şekilde sandığa giderek oy kullanabilmektedir. Bu, kadınların siyasi sürece katılımını artırmış ve demokratikleşmeye önemli katkı sağlamıştır. Türkiye’de birçok kadın siyasetçi, milletvekili, belediye başkanı ve diğer kamu görevlerinde yer almaktadır. Bu, kadınların toplumsal hayata katılımını artırmış ve kadınların sesinin daha fazla duyulmasını sağlamıştır.

Erkek kardeşinle miras kavgasına tutuşup eşit pay almak için mahkemelere gidiyor:

1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile kadınlara miras hakkı verildi. Bu sayede kadınlar, erkek kardeşleriyle aynı şekilde mirasa sahip olabiliyor. Bugün, Türkiye’de kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahip olarak mirasa sahip olabilmektedir. Bu, kadınların ekonomik bağımsızlığını artırmış ve toplumdaki konumunu güçlendirmiştir.

Eşi üstüne başka kadınla evlenemiyor, aldatılsa hakkını arayabiliyor:

1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile kadınlara tek eşlilik hakkı verildi. Bu sayede kadınlar, eşlerinin başka kadınlarla evlenmesini engelleyebilir.

Eskiden erkeğin tek sözle boşayabildiği kadın bugün istemezse boşanmıyor, çocuğunun velayetini alıyor, özgürce korkmadan fikirlerini savunuyor:

 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile kadınlara boşanma hakkı verildi. Bu sayede kadınlar, eşlerinden ayrılmak istedikleri takdirde bu haklarını kullanabiliyor. Ayrıca, kadınlara velayet hakkı da verildi. Bu sayede kadınlar, boşandıktan sonra çocuklarının velayetini alabiliyor. Kadınlara, düşünce ve ifade özgürlüğü de tanınmıştır. Bu sayede kadınlar, özgürce korkmadan fikirlerini savunabilmektedir.

İzmir Marşı’nda söylendiği gibi;

Selam olsun Ayşe Çavuş’a, Halime Çavuş’a, Asker Saime’ye, Melek Hanım’a
Tayyar Rahime’ye, Kara Fatma’ya
Ve Gördesli Makbule’ye…

Selam olsun; Zübeyde Ana’ya, Sabiha Gökçen’ e, Şerife Ayşe Bayar’a, Süreyya Ağaoğlu’na, Sabiha Sertel’e, Fatma Aliye Topuz’a, Halide Edip Adıvar’a…

Selam olsun; Behice Boran’a, Afife Jale’ye, Bahriye Üçok’a, Türkan Saylan’a…

Selam olsun adını yazamadığım istiklal, ilim fen yolunda ömrünü adamış kadınlara,

Selam olsun Atam sana, silah arkadaşlarına, Şehitlerimize, canlarını vatan uğruna feda edenlere…

Selam olsun Ülkemiz için canla başla daha aydınlık yarınlara taşımaya çalışan o ulu kadınlara,

Ve selam olsun o kadınların eşlerine babalarına…

Nice nice nice 100 yıllara…