İlişkilerde sevgi ile kontrol arasındaki ince çizgi, çoğu zaman fark edilmeden geçiliyor. Psikoloji uzmanları, partnerlerin ilk bakışta sevgi olarak yorumlanan bazı davranışlarının aslında toksik olabileceğini belirtiyor. Aşk, insan deneyiminde hem duygusal hem zihinsel hem de fizyolojik boyutları olan çok katmanlı bir olgudur. Basitçe söylemek gerekirse, birine veya bir şeye karşı yoğun bağlanma, sevgi ve ilgiyi ifade eder. Ama derinleştikçe farklı boyutları ortaya çıkar. Örneğin sürekli onu düşünmek, özlemek, önemsemek ve bazen arttıkça kendinden daha fazla partneri düşünme eğilimidir.
Kısaca aşk, sadece romantik bir duygu değil; güven, ilgi, empati ve bazen fedakarlıkla harmanlanmış bir bağlanma biçimidir. Peki uzmanlar ne diyor?
Uzmanlar, özellikle şu davranışların dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor:
Fedakarlıklarını yüzüne vurmak: Minnet değil, borçlandırma yaratır.
Sürekli yanında olmak istemek: Özlem değil, kontrol dürtüsüdür.
“Senin iyiliğin için” demek: Sevgi değil, sınır ihlalidir.
Senin yerine konuşmak: Koruma gibi görünse de sesini susturmaktır.
Hatalarını unutmayıp uygun zamanda hatırlatmak: Hafıza değil, manipülasyon silahıdır.
Seni başkalarıyla kıyaslamak: Motivasyon değil, aşağılama yöntemidir.
Sürekli “abartıyorsun” demek: Sakinleştirme değil, gaslighting işaretidir.
Sadece kendi istediğinde sarılmak: Koşullu ilgiye işaret eder.
Uzmanlar, bu davranışların uzun vadede güven ve özgüveni zedeleyebileceğini vurguluyor. Toksik sinyallerin erken fark edilmesi, sağlıklı iletişim ve güvenli ilişkiler için kritik önem taşıyor. Bu manipülasyonlardan kurtulmanın tek çözümü ise kendine güven ve kendini sevmek olarak adlandırılıyor.