"Dünyaya bir kez çocukken bakarız. Gerisi hatıradır." diye yazmıştı şair. Hayatta kim olacağımızı belirleyen çok keskin bir dönem çocukluk. Elbette olgunlaşırken belli seçimler yapmak mümkün. Her zaman başka bir yol vardır ama bunu görmek için gereken iyimserlik herkeste yoktur. Yolculuk devam ederken ara ara kalbimizi yoklamak bu yüzden önemlidir. Yolun yarısında benzemekten en çok korktuğumuz kişiye dönüştüğümüzü fark edebiliriz çünkü. Kim olacağımızı gerçekten seçme şansımız var mı?
Bizim ülkemizde bunu fark etmek için epey bir yaş almak gerekiyor. Ailemizin çevremizin bizden beklediklerini bir şekilde gerçekleştirip, peki ama ben aslında ne istiyorum, diye sormak için çok yol kat etmiş olmak gerekiyor.
British Council'dan aldığım Yaratıcı Ekonomi, Kültür Politikası eğitiminden söz etmiştim size. Orada uluslararası alanda en iyi isimleri dinlerken, kalbim heyecanla atıyordu. Her bir cümleyi zihnim ezbere alıyordu. Zamanı unutuyordum semineri dinlerken. İşte tutkuyla bir işi sevmek böyle oluyor. Sevgili hocam Acar Baltaş buna akışta olmak, diyor. Sevdiğin işi yaparken zamanla aynı tempoda akar gidersin. Gençlere bunu mutlaka anlatmamız gerek, meslek seçimlerini yapmadan bunu bilmeleri hayatlarını değiştirebilir.
Gençlere rol model alabilecekleri isimlerle şahsen tanışmalarını, mümkünse bir seminerine katılmalarını, mümkün değilse youtube üzerinden röportajlarını izlemelerini, yazdıklarını okumalarını öneriyorum. Üniversitenin verdiği teknik ve teorik bilgiler hayatın içinde pratiğe geçmek için farklı deneyimlere gereksinim duyuyor. Bunu öğrenmenin en kısa yolu ise, yapanların nasıl yaptığını öğrenmeye çalışmak, daha önce geçilmiş yolları ve izleri takip etmek. Sosyal medya büyük bir şans ama onu doğru kullanırsak. Bütün gün, sadece vakit geçsin diye izlenen şeylerin hayatımıza katkısı olmadığı gibi, çok değerli zamanımızı bizden çalan birer hırsız da aynı zamanda.