14 Şubat birçokları için Sevgililer Günü fakat edebiyata gönül verenler için ayrıca Dünya
Öykü Günü. Evrenin de insanın da bir öyküsü var elbette. Bu hikaye ne kadar anlamlı olursa
kişi de kendi hayatında o denli mana buluyor. Bu sebeple edebiyatın kıymeti yüzyıllardır yerli
yerinde duruyor. Bu sene öykü günü bildirisi çok önemli, usta bir isimden Ayla Kutlu’dan
geldi. Kutlu şöyle yazdı bildiride:

Doğmak ve yaşıyor olmak tükenmeyen bir öyküdür. Zaman, doğa, toplumsal değerler,
yakınlarımız, içimizde köklenen ilişkiler, inançlar, sorunlar… Dahası, duyguların
bağlaşmasından gelen olumlu, olumsuz birikimler, içsel çelişkiler… Ve eklenebilecek daha
pek çok şey, öykünün kaynakları olabilir.  İnsanlık hallerini düşünsel ve duygusal algı
sınırlarının sonuna kadar yorumlayan öykücü; yansıtma yeteneğiyle birlikte, özenli dil, farklı
anlatım biçimleri, inandırıcı kurgu ile öykü sanatının emekçisi olarak kendi farklı dünyasını
yaratır.

Öyküyü; anlatı konularıyla, sınırları en geniş yazın türü olarak niteleyebiliriz. En oylumlu
metin olarak nitelendirilen roman, teknik kurgusu yönünden öykülerden oluşan bir bileşimdir.
Bu sanat, insanlığın her çağında var olan şeylerle; varsayılan kurgusallıkları kapsadığı gibi;
canlı cansız, gerçeküstü, yalın gerçekleri de duygusal yönden derinleştirir. Yalnız yazarını
değil, gözüne ve oradan içsel dünyasına ulaştığı okuru da sıradanlıktan çıkarır. Genellikle
küçük oylumlu sayılan bu yazın türünün yaşamımızdaki yerini senede bir gün toplumsal
etkinlikle onurlandırmayı, anlamlı bir değerbilirlik olarak nitelendiriyor, bu yolda harcanan
emeklerin sahiplerine saygılarımı sunuyorum.

Metinlerin gözümüzün önünde sıradan işaretlermiş, harflermiş, sözcüklermiş gibi sessiz ve
onurlu duruşlarından; yaşam boyu yorumlanacak duygulanımlar yaratanlara, yazının içerdiği
“saklı cevher”i üreten sanatçılara ve okurlara ne mutlu. Gün bizlerin…
Yüreğin bir ince dalı var ki, öyküler sürgit titretecektir. Yazarın emeği, yeni olay, algı, yorum
ve anlatımla bütünleştiğinde; bilinen şeylerin başka yüzlerini keşfetmenin coşkusu, okura bir
armağan olarak yansır. Dahası… Öyküde insanları tiryaki kılmak gibi bir özellik de vardır.
Bu yüzden öykücüler, kuşaklar boyunca yeni anlatımları sanat dünyamıza sunarak, algımızı
yüceltir, derinliğimizi artırırlar. Her yaştaki insanı etkileyen bu dal, onu daha duyarlı olmaya
yönlendiren içerikleriyle; yaşamın her aşamasında okurun özlediği/ özleyeceği lezzeti
sunarak; uzun- kısa, acı-tatlı, örseleyici yahut onurlandırıcı içerikleriyle… Ödüldürler.

Paylaşıldıkça; bireyin, halkların, insanlığın ortak mirası olan dillerin sahipleneceği bu
armağanlar kuşaktan kuşağa aktarılma onurunu kazanırlar.
Söz denen yoğun cevher, kendini sürekli üretip renklendiren zihinsel güçle birleştiğinde,
billur bir kaynak gibi canlı ve coşkulu yeni gönül şenlikleri oluşturur. Söz sanatının erken
kanatlanmış yavrularıdır öyküler, engin özgünlükler yaratan duygularla, çatlayan tohumu,
belleğimizin şiirle roman arası bir yolda yürür. Bin bir kez çeşitlenir. Cumhuriyetimizin
yüzüncü yılı ardından, 14 Şubat dünya öykü gününü var edenlerle yaşatanları kutluyorum.”
Evet, yaşamı bunca zamandır daha anlamlı kılan şey; anlatılan öyküler. Anlatmak ve
anlaşılmak için. Sevgililer Gününün kutlanması ne kadar mühimse Öykü Gününün herkesçe
kutlanması da öyle önemli, ne dersiniz?