Öğrenmek hayat boyu süren bir macera. Kendi tercihlerinizle öğrendikleriniz kadar hayatın size zorla öğrettikleri de var elbette. British Council’in oldukça nitelikli bir eğitim programına katıldım geçen aylarda. Yaratıcı Ekonomi Yönetimi ve Kültür Politikaları konusunda iki ay süren bir sertifika programı.
Yaratıcı endüstriler için ekonomi yönetimi ve kültür politikası konusunda Londra Belediye Başkanı danışmanı John Newbigin’in seminerini bugün dinlerken bir şehri yönetenlerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Biraz umutsuz hissettim ama sonra toparlandım.
Ülkemiz için bu alanda yapılabilecek çok güzel işler var ve bunu yapmak isteyen benim gibi birçok insan da.
Bu program dünyadan çok farklı örnekleri bize öğretirken, onları uygulamayı başarmış kişilerle de buluşturuyor. Aklıma birçok fikir geldi. Özellikle İzmir ve İstanbul’un bu konuda yolu çok uzun… Yapılabilecek kültürel projeler konusunda özellikle politika üretebilmek çok kritik bir konu. Fakat sizin yaratıcı bir fikrinizin olması tek başına yeterli değil, bu beş ayaklı bir sarmal. Hükümet, iş dünyası, toplum, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları birlikte hareket etmezse etkili bir sonuç almak zor. Özellikle Kültür alanının ekonomik değerini hesaplamak biraz güç çünkü tek bir ölçü yok. Ekonomiye direkt katkısı kadar dolaylı katkısı da çok fazla. Fakat bu dolaylı katkıyı hesaba katmak ancak vizyonlu bir yönetimle mümkün. Cemil Tugay’ın İzmir için düşündüğü yapılanma ve kadrolaşma bittiğinde, tabloyu daha net değerlendirebileceğiz elbette.
Kültür politikası oluşturmak kısa vadeli bir planlama değil, uzun vadede ise bir ülkenin geleceğini tamamen değiştirme gücüne sahip. Dilerim bizi yönetenler bunun farkına varır ve daha önemlisi bunu gerçekten umursar.