Bundan sonra sizlere bu köşeden sesleneceğim. Uzun yıllardır yazılarımı takip eden değerli okurlarım ve yeni yolumun kesişeceği okurlara merhaba diyerek söze başlamak ve bir soru sormak istiyorum.
İnsan ne ile yaşar? Tolstoy o meşhur kitabında biraz da kendi iç hesaplaşmaları doğrultusunda sorar aslında bu soruyu. Edebi felsefenin ustalarından Camus, 20. yüzyıl için korku çağı derken, 21. yüzyılda bizim başımıza geleceklerin işaret fişeğini çakmıştı belki de. Artık dehşet çağındayız.
Geçen hafta İzmir’de Uluslararası Mitoloji Film Festivali’ni gerçekleştirdik. Hem fikir annesi olduğum hem de direktörlüğünü yaptığım bu festivalde Türk mitolojisine atıfla iki çok farklı ödül verildi: Ülgen ve Mergen ödülü yani İyilik ve Bilgelik Ödülü.
Bu iki kavramla altını çizdiğimiz şey şuydu; iyilik bilinç gerektirir, bu yüzden kötülük daha kolaydır, daha kendiliğinden olmaya meyillidir. İnsan aksini yapabilecek güçteyken doğru olanı seçiyorsa, orada gerçek bir iyilikten söz edilebilir. Sadece kötülük yapmıyor olmak da bizi iyi bir insan yapmaya yetmez. Ne dersiniz?
Bakmayın iyilikle ilgili onlarca güzel söz söylendiğine, kötülük teşvike ihtiyaç duymaz nasıl olsa, diyerek konuya yaklaşmıştım bir romanımda. İnsan denen varlık, kötülüğe daha kolay meylediyor. Bu aralar travmalar konusu çokça konuşuluyor. Fakat burada atlanan bir nokta var. Sanki her kötü insanın bu kötülüğü yapmasının nedeni bir travma ve bu kötülüğü yapmaya bu sebeple de hakkı var. Hayır, asla böyle değil. Evet, travmalar bizdeki güçlü arazlar bırakabilir ama onları yenmeyi seçmek, farklı bir yol çizmek de bizim elimizdedir. Aksi geçmişin ardına gizlenmek olur yalnızca. Mitoloji bize insan olmaya dair çok şey söylüyor. İnsanlığın ortak hikayesi orada gizli. Sadece dikkatli bakmak gerekiyor. Ruhun da bir tarihi var. O da çok eski anlatılarda saklı. Mitolojik Tanrılar insanın dünyadaki yerine dair çok şey söylüyor bize; doğru okumayı öğrenirsek elbette.
Bilgelik ise bilginin içinden geçen yine bilinçli bir yoldur, zihni eğitmekle ilgilidir. Zamanını ve kalbini doğru kullanmaktır biraz da. Ne iyilik ne de bilgelik öyle kolay elde edilen şeyler değildir. Çaba, emek, bilinç ister.
İşte festival bu konulara dikkat çekmek için verdi ilk ödüllerini. Ülgen Ödülü halk hikayelerine, efsanelerine anlatılarında özel önem veren Ezel Akay’a. Mergen Ödülü ise ömrünü bilime ve ülkesine adayan Muazzez İlmiye Çığ’a verildi. Yerini çok doğru bulan iki ödül, ne dersiniz? Üstelik festivalin İzmir’den başlaması da çok yerinde bir karar oldu. İkincisi de yine İzmir’den başlayacak ve Anadolu’ya uzanacak.
İzmir’in bir kültür sanat kenti olarak İstanbul’un artık doyan potansiyelini kendisine çekmesi gerektiğini hep söylüyorum. Urla’nın kültürel hareketliliği dilerim tüm sahil şeridine de yayılacaktır. İzmir’in Avrupa ile doğru ilişkiler kurarak büyük sanat festivallerinin odağı olmaması için hiçbir sebep yok. Yeter ki doğru kültürel politikalar uygulansın ve liyakata değer verilsin.