Yılın son günlerinde, hemen hemen herkesin ortak bir yakınması vardır: "Zaman ne kadar hızlı geçti, sanki daha dün yaza girmiştik." Çocukken bir doğum günü partisini beklemek sonsuz sürerken, yetişkinlikte aylar birbirini kovalar. Bu hissiyat, sadece bir algı yanılgısı değil, beynimizin bilgiyi işleme biçimindeki bilimsel bir gerçekliğe dayanıyor.

Duşta fark etmeden maruz kalıyoruz: Cildiniz ve solunum sağlığınız için tehdit olabilir!
Duşta fark etmeden maruz kalıyoruz: Cildiniz ve solunum sağlığınız için tehdit olabilir!
İçeriği Görüntüle

Psikoloji ve nörobilim, zaman algımızın sabit bir saat dilimine bağlı olmadığını, aksine duygusal yoğunluğa, yeni deneyimlere ve rutinin monotonluğuna göre esnediğini gösteriyor. Uzmanlar, yaşla birlikte zamanın hızlanmasının temel nedeninin, beynimizin "kayıt mekanizmasının" değişimi olduğunu vurguluyor.

Neden çocukluk yavaş geçiyor?

Çocukluk yıllarında zamanın neden daha yavaş aktığı sorusu, hafıza kaydı ve yeni deneyimlerle doğrudan ilişkilidir.

  • Psikologlar, beynin yeni ve bilinmeyen bilgiyi kaydetmek için daha fazla bilişsel kaynak kullandığını belirtir. Çocuklar için dünya bir "yeni deneyimler dizisi"dir: İlk okul günü, ilk bisiklet sürme, yeni bir oyuncağın keşfi. Beyin bu yeni anıları detaylıca kaydederken, bu olaylar hafızada yoğun ve uzun bir süreçmiş gibi yer eder.

  • Bir diğer teori, zamanın oransal olarak algılanmasıdır. Örneğin, 1 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının tamamı kadardır (%100). 50 yaşındaki bir yetişkin için ise bir yıl, hayatının sadece %2'sidir. Oran küçüldükçe, zaman hızlanmış gibi hissedilir.

Rutinler zamanı nasıl sıkıştırıyor?

Yetişkinlikte iş, ev ve sosyal hayat belirli bir rutine oturur. Bu rutinler, zaman algımızı hızlandıran temel faktördür ve buna Sıkıştırma Etkisi (Compression Effect) denir.

  • Rutin bir görev yaparken (işe aynı yoldan gitmek, aynı akşam yemeğini yemek), beynimiz bu deneyimleri detaylı olarak kaydetmez. Bir yıl sonra geriye dönüp baktığımızda, bu rutin anılar sıkıştırılmış ve birbiriyle karışmış görünür.

  • Nörobilimciler, zaman algısının aslında "anı algısı" olduğunu savunur. Bir döneme ait ne kadar çok eşsiz ve belirgin anı kaydedersek, o dönemin o kadar uzun sürdüğünü düşünürüz. Rutinler, bu benzersiz anıları yaratma potansiyelimizi azaltır.

Zamanı yavaşlatmanın psikolojik yolları

Zaman algısını yavaşlatmak, biyolojik yaşlanmayı durdurmak anlamına gelmese de, beynimize daha fazla "anı" kaydetme fırsatı vermekle mümkündür.

Yöntem Açıklama Psikolojik faydası
Novelty yaratmak Haftalık rutine küçük, yeni deneyimler eklemek (farklı bir yol denemek, yeni bir hobiye başlamak). Beynin dikkatini artırır ve anıları detaylıca kaydetmesini sağlar.
Bilinçli Farkındalık (Mindfulness) Anı yaşamak ve algısal dikkati o ana odaklamak. O anın geçişini yavaşlatarak, kaygıdan uzak, dolu dolu bir anı deneyimi sağlar.
"İlkler" koleksiyonu Yeni yerler görmek (seyahat), yeni beceriler öğrenmek (dil, enstrüman). Yeni ve benzersiz anılar yaratarak, geçmişe dönük hafızada süreyi uzatır.
Kaydı tutmak Günlük tutmak veya fotoğraf çekmek. Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini kanıtlamak yerine, geçen zamanda ne kadar çok şey yapıldığını göstererek algıyı olumlu yönde değiştirir.

Yeni yıla girerken bu kaygıyı hissetmek normaldir. Ancak bu, bir uyarı işaretidir. Beyniniz size 'Daha fazla yeni uyaran kaydet!' diyor olabilir. Zamanı yavaşlatmak için, rutin döngünüzü kıran bilinçli çabalar göstermelisiniz.

Kaynak: Haber Merkezi