Yaşınız kaç olursa olsun… Bu kalp tedavisi hayat kurtarıyor!
Yaşınız kaç olursa olsun… Bu kalp tedavisi hayat kurtarıyor!
İçeriği Görüntüle

Prof. Dr. Seyfeli, kalp sağlığında genetik faktörün büyük rol oynadığını belirterek, “Kalp damar hastalıkları hepimizin bildiği gibi tüm dünyada bir numaralı ölüm sebebidir. Ülkemizde de yaklaşık 200-250 bin insanımızı kalp ve dolaşım sistemine bağlı hastalıklardan maalesef kaybetmekteyiz. Tabii tüm hastalıklarda olduğu gibi aslında hasta olduktan sonra değil de hasta olmadan da bir şeyler yapmamız gerekiyor. Yani hastalığı daha başından engellememiz gerekiyor. Kalp hastalıklarında da bu oldukça önemli. Çünkü bizim kardiyovasküler risk faktörleri dediğimiz riskleri azalttığımızda, kalp krizi geçirme ve kalp hastalığına yakalanma riskimizi neredeyse yüzde 50’ye yakın azaltıyoruz” dedi.

Prof. Dr. Seyfeli, sigarayı bırakmanın kalp sağlığı üzerindeki etkisine de değinerek, “Örneğin sigarayı bıraktığımızda ilk 1-2 yıl içerisinde sigaraya bağlı kalp krizini neredeyse yüzde 50 oranında azaltmış oluyoruz. Örneğin bu yüksek oranları hiçbir ilaçla biz başaramadık” ifadelerini kullandı.

Kalp hastalıklarında yaş ve genetik faktörlerin önemine de dikkat çeken Prof. Dr. Seyfeli, “Özellikle 40 yaşından sonra kalp hastalığının arttığını görüyoruz ama son zamanlarda pandemi ile birlikte bu 40 yaşının da daha aşağılara indiğini yani 30 yaşlarından itibaren kalp krizlerinin de arttığını görmekteyiz. Doğal olarak da yani yaşlandıkça kalp hastalığı riskimiz artıyor. Bir diğer önemli nedeni de genetik. Eğer ailemizde annemizde 65 yaşın altında, babamızda 55 yaşın altında kalp krizi geçiren varsa bu bizde genetik olarak kalp hastalığı riskimizi artırıyor. Özellikle kırklı yaşlarda ailesinde kalp krizi geçirenlerin dikkat etmesini öneriyoruz. Yine hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, obezite, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme ve stres de dahil olduğunda ciddi manada bu tür hastaların kalp hastalığına yakalandığını görüyoruz” dedi.

SAĞLIKLI BESLENME VE EGZERSİZ ŞART

Prof. Dr. Seyfeli, dengeli beslenme ve egzersizin kalp sağlığı açısından önemini vurgulayarak şunları söyledi: “Özellikle ben yine de kalp hastalığında sağlıklı beslenmenin, dengeli ve düzenli beslenmenin ve egzersizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bunlar gerçekten yapması kolay hatta bazen de bedava işler diye düşünüyorum ben. Özellikle egzersizi vurgulamak istiyorum. Tabii biz genelde hastalarımıza mümkünse haftanın her günü en az 30 dakika, mümkünse 45 dakika veya 1 saate kadar da bu uzatılabilir düzenli egzersiz yapmalarını, eğer her gün yapamıyorsa haftanın en azından yarısından fazlasını, şayet bunu da yapamıyorlarsa hafta sonu cumartesi-pazar bu 5 gün yapamadıkları egzersizleri toplayıp bile yapsalar aynı faydayı görüyorlar. Burada önemli olan nokta; hangi egzersizleri yapacağız? Bunlar çok önemli. Özellikle kas gücü gerektiren, kol kaslarını çalıştıran egzersizlerden uzak durmak gerekiyor. Mümkünse bisiklet sürmek, yüzme, aerobik egzersizler ya da tempolu yürüyüşler kalp sağlığı açısından daha faydalı. Burada önemli nokta; sporu sadece gezinti veya arkadaş sohbeti olarak değil, belli kriterleri sağlayacak şekilde yapmak. Basitçe hastalarıma ter atacak kadar efor yapmalarını öneriyorum. Egzersize başlamadan önce kan basıncınızı ve nabzınızı ölçün. Örneğin, nabzınız 70 ise bunu yüzde 70-75 kadar artırmalısınız ki istenilen faydayı elde edelim.”
Dengeli beslenmenin önemine de dikkat çeken Prof. Dr. Seyfeli, “Aslında ne hastası olacağımıza ne yediklerimiz karar veriyor. Şekerli, hamur ve tatlı gıdalar tüketirseniz şeker hastası olabilirsiniz. Tuzlu ve işlenmiş gıdalar tüketirseniz tansiyonunuz yükselebilir. Dolayısıyla dengeli ve düzenli beslenmek gerekiyor. Rafine edilmiş işlenmiş gıdalardan, tuzlu ve yağ oranı yüksek gıdalardan uzak durmalıyız” dedi.

KALP KONTROLLERİ HAYAT KURTARIYOR

Kalp sağlığında kontrollerin önemine de değinen Prof. Dr. Seyfeli, “Biz sadece sağlığımıza, egzersiz ve beslenmeye dikkat etmekle kalmayacağız. Aynı zamanda belli kontrolleri kalp sağlığını korumak adına ve öğrenmek için de yapmamız gerekiyor. Özellikle 40 yaşından sonra yılda bir ya da iki kez kardiyolojik muayene olmamız gerekiyor. Ailesinde erken yaşta kalp hastalığı olanlar veya genetik olarak kolesterol yüksekliği olanlar 30 yaşından itibaren belli sürelerle kontrollerini yaptırmalı. Kalp kontrollerinde rutin muayene, efor testi, ekokardiyografi gibi tetkikler yapıyoruz. Bazen bunlarda bir şey bulunmayabilir, ancak mevcut risk faktörlerini gözden geçiriyoruz. Orta derecede risk taşıyan hastalara sanal anjiyografi öneriyoruz. Bu yöntemle kalp damar sağlığını yüzde 90-95 doğrulukla teşhis edebiliyoruz. Özetle sağlıklı ve dengeli beslenmek, stresi azaltmak, alkol ve sigaradan uzak durmak, kiloyu kontrol altında tutmak, kan şekeri, tansiyon ve kolesterole dikkat etmek kalp hastalığı riskini ciddi oranda azaltıyor” dedi.

Kaynak: BASIN BÜLTENİ