Anlamak emek ister; taraf olmadan dinlemek, düşünmek, irdelemek, yargılamadan bir sonuca varabilmek… Öğretilmiş doğruları ve hazır travma kalıpları olan insanlar bu zahmetli yola niçin başvursun ki, nasılsa onların beyninde başkaları tarafından içeriği hazırlanmış, kullanılmak üzere buzlukta hazır bekletilen kalıplar mevcut…
Kendin pizza yapmak istesen ne emek; hamur tutmayı bileceksin, tek tek malzemeleri fiyat ve kalitesine göre inceleyecek onları edineceksin, edinmek yetmez yıkayacak dilimleyecek, dizeceksin, fırına vereceksin vs.
Oysa içeriğinde ne olduğundan bile habersiz olduğun ama dışarıdan algısal olarak lezzetli gördüğün dondurulmuş pizza birkaç çeşit, senin için uygun gördüğünü seç at buzluğa, nasıl olsa çıkartır kullanırsın bir gün…
Vesselam düşünmek büyük emek onun içindir ki düşünmeyi düşünmekten kaçınan insanlarla dolu çevremiz….
*****************************************************************************************************
Bir şey başlar ve biter. O başlayan şey her ne ise bittiğinde artık aynı şey değildir. Eğrilmiş, yoğrulmuş ve dönüşmüştür. Neye dönüştüğü ise bilincin ya da bilinçsizliğin sunduğu üründür.
Bir hiç olarak gelinen dünyadan bir hiç olarak ayrılmak düpedüz başarısızlıktır. Hatta şöyle söylenir “Ot geldi ot gidiyor” bu bilincin kapalı olduğu anlamına gelir. Ot yaşar, ama bilinçsizdir. Çok insan da bilinci kapalı yaşadığını fark etmez, fark edecek bilinç zaten gelişmemiştir.
Böyleleri ile niçin vakit kaybetmeye devam ediyoruz ki;
Ne diyor Peyami Safa “zaman sadece armutları olgunlaştırır.”
******************************************************************************************************
Marifet gökyüzüne bakabilmek de değil! Marifet gökyüzünü gösterebilmek de…
Dünya bu kadar hızlı dönerken müsait olup olmadığımızı sormadan bırakacak bir gün bizi. O halde iyilik, sağlık, güzellik, adalet, barış, hoşgörüden başkasını niçin taşıyayım sırtımda. Yok vallahi kin, nefret, öfkeyi taşıyacak kadar güçlü değilim ben, bu yüzdendir ya heybem hep hafif…