Bir arkadaşım enerjimi çok sevdiğini yazmış, ben senin yaşadıklarının yarısını yaşamadım, ama toparlayamıyorum demiş. Dedim ki;
Elbet uğraşacaklar bizimle, düşeceğiz de inanacağız da, çok seveceğiz ve buna karşın aldatılacağız, kandırılacağız ve bunu hep melek yüzlü şeytanlar yapacak. Şaşmaz kural.
Önemli olan ne biliyor musun, bunları benim yapmamam, senin yapmaman, bizim yapmamamız. İnsan bir başkasının yaptıklarından dolayı nasıl kendini kötü hisseder? Belki şoku atlatıncaya kadar bir müddet, bir gün iki gün hadi 10 gün veriyorum sana. Bitti. Daha fazlasını hissetmen sadece ve sadece seninle alakalı, o kişi ya da olaylarla değil. Yaşadığın travmalar, beklentiler bir başkasına ya da bir paraya, makama vs. geleceğini bağlama gibi yaptığın yanlışlarla alakalı. Şeytanlar her yerde ve her zaman çıkacaklar karşına farklı suretlerde, sen duygularını yaşarken dahi rasyonel olmayı öğrenmelisin. Rasyonel insan er ya da geç tüm çirkinliklerin farkına varıyor ve yara kangrene bağlamadan söküp atmasını biliyor. Şeytanlar için üzülmeyi bir kenara koy, bilirsin ki şeytan da en alim meleklerden. Alim olmasa bunca insana hükmedemez, onunla savaşmak için senin daha fazla okuman sorgulaman düşünmen gerek, işte gerçek duygularının o zaman farkına varacaksın
**************************************************************************************************
İşlenmeyen tarlayı yabani otlar sarar…
Cansız olan nesneler doğada yavaş yavaş yok olurken canlı olan nesneler üremeye, türemeye devam eder. O nedenle kişi üretme zahmetinde bulunmasa bile mekanizma çalışmaya devam edeceği için aynen işlenmeyen bir tarla gibi benliği yabani otlarla çevrelenmeye başlar. Haset, nefret, öfke, kötü fikirler gibi şahsına ve çevresine zarar veren duygularla donanır.
Bu bağlamda sağlıklı kalabilmek için üretmek şarttır. Lakin üretmek deyince de kişi hep en üste koyar hedefini. Evet, bu güzeldir ama en üste konan hedef için kişi yeterli donanıma ve azme sahip değilse kişi kaçma eğilimine girmesi de kaçınılmazdır. Hedefleri, durum şartları ve yeteneklere göre koymak en akilane olanıdır.
***************************************************************************************************
Akıl rasyonel değilse, bireye çocukluktan kalma alışkanlık olarak oyunlar kurdurup oyalar. Bu oyunların içinde kişiler asla aldatılMıyor, kandırılMıyorlar. Aksine her şey gözlerinin önünde, apaçık… Onlar kendilerini aldatıyor, kendilerini kandırıyorlar… Bilerek, isteyerek…
Mutlular mı? Misler gibi…
Yarın bir gün karşılarındaki kişi/kişiler sıkılıp gidince mutluluklarına ara verecek her şeyi önceden hazırladıkları kılıflara saracak bir iki arabeskvari sızlanıp yeni oyun kurmanın heyecanına dalacaklar…
Dostoyevski her şeyi anlamanın bir hastalık olduğunu söyledi, bense biraz konuyu açıp şunu söylüyorum;
Her şeyi anlayıp üzerine tüm bu saçmalıklara olgunluk göstermekse onanmaz bir delilik…