İran, yağış miktarını artırmak amacıyla bulut aşılama operasyonlarına başlarken, Türkiye’de içme suyu kaynakları alarm veriyor. Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, hem bölgesel hem de ulusal ölçekte yaşanan su krizinin yalnızca çevresel bir sorun olmadığını, aynı zamanda halk sağlığı, gıda güvenliği ve ekonomik istikrarı da tehdit ettiğini vurguladı.
Dr. Adiller, büyük şehirlerde yaşayan bir kişinin günlük doğrudan su tüketiminin yaklaşık 200 litre olduğunu hatırlatarak, dolaylı su tüketiminin ise günlük 4 bin litrenin üzerine çıktığını belirtti. “Satın alınan bir akıllı telefonun üretim süreçlerinde 12 bin litreden fazla su tüketiliyor. Tüketim alışkanlığı değişimiyle yılda milyonlarca litre su tasarrufu sağlamak mümkün” dedi.
Su krizi sadece çevresel bir sorun değil

Dr. Adiller, suyun tüm canlıların temel ihtiyaçlarından biri olduğunu hatırlatarak, “Geçtiğimiz yaz aylarında artan sıcaklıklar, kuraklık ve düzensiz yağış rejimi ülkemizin birçok bölgesinde ciddi bir su krizine yol açtı. Bu kriz yalnızca çevresel değil; halk sağlığı, gıda güvenliği ve ekonomik istikrar açısından da tehdit oluşturuyor. Özellikle su kaynaklarının az olduğu, nüfusun yoğun olduğu bölgelerde büyük sıkıntılar yaşanıyor” diye konuştu.
Dünya nüfusunun dörtte biri güvenli suya erişemiyor
İçme suyundaki azalma ve su kalitesinin düşmesi, bulaşıcı hastalık riskini artırıyor. Dr. Adiller, “Yeterli ve temiz suya erişim sağlanamadığında hijyen koşulları bozuluyor ve toplum sağlığı olumsuz etkileniyor. Çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olan bireyler bu süreçten daha ağır etkileniyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 25’i güvenli ve temiz suya tam olarak erişemiyor. Bu durum yılda 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açıyor” ifadelerini kullandı.
Sanayi ve tarımda su tüketimi büyük
Su sıkıntısının gündelik yaşam kadar tarım ve sanayide de ciddi boyutlarda olduğunu belirten Dr. Adiller, “Ülkemizde ve dünyada su tüketiminin büyük kısmı sanayi ve tarım alanında gerçekleşiyor. Su kıtlığı tarımsal üretimi azaltıyor, ürün verimliliğini düşürüyor. Bu durum gıda fiyatlarını artırıyor ve ithalat bağımlılığını yükseltiyor. Sanayide yaşanacak su sıkıntısı ise üretim maliyetlerini artırarak ekonomi üzerinde doğrudan olumsuz etkiler yaratıyor” dedi.
Akıllı telefon üretimi için 12 bin litre su
Dr. Adiller, Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinin iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgeler arasında olduğunu hatırlatarak, vatandaşlara suyun yıl boyu korunması gerektiğini vurguladı:
“Büyük şehirde yaşayan bir kişinin doğrudan su tüketimi günlük yaklaşık 200 litre. Ancak ortalama günlük dolaylı su tüketimi 4 bin litrenin üzerinde olabiliyor. Örneğin bir akıllı telefonun üretiminde 12 bin litreden fazla su kullanılıyor. Tüketim alışkanlıklarını değiştirmek milyonlarca litre su tasarrufuna yol açabilir. Bunun yanı sıra yağmur suyu hasadı gibi küçük ama etkili uygulamalar, tarımda modern sulama yöntemleri de kritik önem taşıyor.”
Su krizi ekosistem ve ekonomiyi tehdit ediyor
Su krizine karşı önlem alınmadığında çevre sağlığı ve ekonomik yapı ciddi darbe alıyor. Dr. Adiller, “Su kaynaklarının azalması ekosistemlerde geri dönüşü zor tahribatlar yaratıyor. Tarım ve sanayideki aksaklıklar işsizlikten enflasyona kadar birçok olumsuz etkiyi beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.
Bazı barajlardaki suyun tamamen bitmesi, krizin somut bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Dr. Adiller, “İçme suyu kaynakları açısından sınırda olan illerimizde altyapı yatırımlarına hız verilmeli, halkın ihtiyaç duyacağı su garanti altına alınmalı. Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları vatandaşları bilinçlendirmeli. Eğitim kampanyaları ve tasarruf yöntemleri, sürdürülebilir su yönetimi açısından kritik önemde. Eğer bugün adım atılmazsa, su kıtlığı ülke çapında ciddi bir kriz haline gelecektir” dedi.




