Beğenilme ve onay alma isteği, insan doğasının temel bir parçası. Sosyal varlıklar olarak başkalarıyla bağ kurmaya ve kabul görmeye ihtiyacımız var. Ancak günümüzde sosyal medya, bu doğal eğilimi farklı bir boyuta taşıyarak bireylerin psikolojisi ve toplumsal ilişkileri üzerinde yeni etkiler yaratıyor.
Acıbadem Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Bilgili, sosyal medyanın birey ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendirirken, “Beğenilme ve onay alma isteği doğamızda var, ama sosyal medya bunu başka bir boyuta taşıyarak insan psikolojisi için zararlı bir hale getiriyor” diyor.

“BEĞENİ BAĞIMLILIĞI” GERÇEK BİR SORUN

1758868294 Alper Bilgili-1

BM toplantısında kritik mesaj: Memişoğlu'ndan hayati uyarı
BM toplantısında kritik mesaj: Memişoğlu'ndan hayati uyarı
İçeriği Görüntüle

Doç. Dr. Bilgili, sosyal medyada adeta bir “beğeni bağımlılığı” yaşandığını vurguluyor: “Beğeninin karşılığını hemen ‘like’larla alıyoruz. Üstelik çok daha büyük bir kitleye, hatta tanımadığımız insanlara bile kendimizi beğendirebiliyoruz. Bu kısa vadede dopamin olarak bize dönse de, uzun vadede psikolojimiz ve toplumsal ilişkilerimiz üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.”
Kullanıcıların başkalarının paylaşımlarını gerçek hayattan ayıramadığına dikkat çeken Bilgili, “Örneğin Utah Valley Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre Facebook kullanıcılarının ciddi bir bölümü diğer insanların kendilerinden daha mutlu bir hayat yaşadığına inanıyor. Missouri Üniversitesi’nde yapılan başka bir araştırmaya göreyse sosyal medya kıskançlık hissini artırıyor. Zaten düşünüldüğünde iki sonucun birbirinden bağımsız olmadığı görülür” şeklinde konuşuyor.

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIK VE TÜKETİM KÜLTÜRÜ

Sosyal medyanın bağımlılık yarattığına dair araştırmalar oldukça geniş. Bilgili, Gallup araştırmasını hatırlatarak, “Kullanıcıların %41’i saatte birkaç kez, %11’i birkaç dakikada bir bildirimlerini kontrol ediyor. Bu bağımlılık tesadüf değil; sosyal medya insan psikolojisinin zaaflarına göre bilinçli olarak tasarlanıyor” diyor.

Sosyal medya ayrıca tüketim alışkanlıklarını da yönlendiriyor. Bilgili, “İhtiyacımız olmasa da oradakiler gibi tüketmek istiyoruz. Sosyal medya sadece tüketimi özendirmiyor, kolaylaştırıyor da. Geçen sene ‘Kara Cuma’ döneminde TikTok, ‘TikTok Shop’ isimli uygulaması üzerinden günde 100 milyon dolarlık satış yaptı. Sponsorlu içerikler ve influencer’ların paylaşımları, belirli ürünleri karşımıza çıkmasına neden oluyor. Reklam verenler, uygulama üzerinden bizi tanıyor ve ilgimizi çeken içerikleri sunuyor; bu yüzden sosyal medya ana akım medyadan çok daha etkili” diyor.

MİNİMALİZM DE GÖSTERİŞE DÖNÜŞTÜ

Minimalist yaşam tarzına yönelik sosyal medya akımlarını da değerlendiren Bilgili, “Minimalizm, tüketim kültürüne karşı bir duruş gibi görünüyor. Ama sosyal medyada minimalist yaşamakla övünmek, yeni bir statü aracı haline geldi. Bazıları sahip olduklarını azaltmak yerine, minimalist yaşam videolarında gördüklerini edinmeye başladı. Amaç yine beğeni almak oldu” diyor.
Bilgili, sosyal medya platformlarının dinamiklerine de dikkat çekiyor: “Aşırı veya gösterişçi tüketimle ilgili farkındalık yaratmak teoride mümkün. Ancak platformların beğeni üzerine kurulu olması ve algoritmaların kâr amacı gütmesi, iyi niyetli eylemlerin amacından sapmasına neden olabilir. Reddit ile Instagram’ı aynı kefeye koymamak gerekir.”

DOĞRU KULLANILDIĞINDA FAYDALARI DA VAR

Sosyal medyanın bazı olumlu yönleri de bulunuyor. Bilgili, “Doğru kullanılırsa iyi bir network ve bilgi kaynağı olarak işlev görebiliyor. Konvansiyonel medyayla kıyaslandığında sesini duyurmak için etkili bir mecra. Memnuniyetsizlik halinde etkili bir ceza aracı olarak da kullanılabiliyor. Ancak tüm bunlar doğru kullanılma şartına bağlı” diyor.

SOSYAL MEDYANIN OLUMSUZ ETKİLERİNDEN KORUNMA YOLLARI

Bilgili, olumsuz etkilerden korunmak için şu önerilerde bulunuyor: “Öncelikle sosyal medyayı neden kullandığımızı sorgulamalıyız. Kullanım sınırlarını aktifleştirmek, bazı günleri ‘Dijital Şabat’ ilan etmek faydalı olabilir. Kendimize sosyal medyanın gerçeği temsil etmediğini hatırlatmamız gerekiyor. Bu platformların bizi esir etme stratejileri, kumarhane taktiklerinden davranışsal psikolojiye kadar pek çok araçtan faydalanıyor. Sosyal medyada ne paylaşacağımızı veya kime ne cevap vereceğimizi düşünürken hayatla temasımızı yitirmemeliyiz. Aksi takdirde paylaşmaya odaklanırken, yaşamın kendisini kaçırıyoruz. Sosyal medyanın olumsuz etkilerinden kaçınmak ciddi bir irade ve bilinçli farkındalık gerektiriyor.”

Kaynak: BASIN BÜLTENİ