Selam Allah’ın güzel isimlerinden biridir.
Arapça bir kelime olan selam, Türkiye Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisinde şöyle açıklanır:
Sözlükte selâm (selâmet) “bedenî ve ruhî hastalık, eksiklik ve kusurlardan uzak olma” anlamında kullanılır.
Allah’a nisbet edildiğinde “her türlü eksiklik, acz ve kusurdan, yaratılmışlara özgü değişikliklerden ve yok oluştan uzak olan, selâmetin kaynağı olup esenlik veren” şeklinde açıklanır.
Allah Teâlâ, yaratmış olduğu ilk insan Hz. Adem’e, meleklere gidip selam vermesini emretmiş ve şöyle demiştir:
“Sana ne cevap vereceklerini dinle, çünkü bu senin ve neslinin selamı olacaktır.” Bu emir doğrultusunda “es-Selamü aleyküm”, diye selam veren Hz. Adem’e melekler, “es-Selamü aleyke ve rahmetullah” (Esenlik ve Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun.) sözleriyle karşılık vermişlerdir. Böylelikle insana öğretilen selamlaşma, iletişimin vazgeçilmez bir unsuru olarak nesiller boyu süregelen bir adet olmuştur. Toplumdan topluma, kültürden kültüre birtakım farklılıklar gösterse de selamlaşmada asıl olan, karşıdakine iyi temennilerde bulunmaktır. “Merhaba” ifadesi de bir İslam selamıdır.
İslam’ın “selam”ı kuru bir iletişimin ötesinde, insanlar arasında yaygın çeşitli selamlama sözlerinde ifade edilen bütün iyi dilekleri içine alan, oldukça kapsamlı bir kavramdır. Bu nedenle Allah Resulü, kimi zaman kızı Hz. Fatıma’ya ve amcasının kızı Ümmü Hani’ye, “Merhaba!” diyerek selam vermişse de “es-Selamü aleyküm” sözünü söylemenin daha hayırlı olduğunu ifade etmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın peygamberlere ve mümin kullarına, meleklerin de peygamberlere ve cennetteki müminlere “selam” lafzıyla selam verdiği ve bunun cennet ehlinin selamlaşması olduğu bildirilmiştir. Ayrıca Allah ve meleklerinin Rasulullah’a selam ettikleri ifade edilerek müminlerin de bu Sevgili Elçi’ye selam etmeleri, en güzel makamlarda olması için ona hayır duada bulunmaları istenmiştir.
Yazımıza başlık olan cümleyi peygamberimiz kurmuş ve şöyle buyurmuştur:
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.”
Müminlerin bu dünya hayatını imanla tamamlayıp, finalde cenneti kazanma hedefleri vardır.
Kuran’ın rehberliğinde bu yüce hedefe ulaşmanın en önemli iki ayağından birisi hakiki iman, diğeri de Salih ameldir.
“Hakiki iman” önemli. Çünkü düşünmeden, araştırmadan körü körüne atalarını taklit eden bağnaz insanlar Kuran’da yerilmiştir.
“Düşünmezler mi, akıl etmezler mi?” şeklindeki ayetlerde de düşünmeye, araştırmaya teşvik vardır.
Aynı zamanda “Salih amel” kavramı da, çok geniş kapsamlı bir ifade olmakla birlikte, kısaca; “ İnanarak ve sevabı sadece Allahtan umularak yapılan her davranış.” olarak tanımlanabilir.
Yukarıdaki hadisin verdiği mesaja geri dönersek başlıca şu maddeleri görebilmekteyiz:
– Cenneti mi istiyorsunuz? Oraya nasıl gireceksiniz, tarif edeyim:
İlk önce İman edeceksiniz.
Allah’ın varlığına, birliğine, sonsuz gücüne, sınırsız ilmine, iradesine, gönderdiği vahye, o vahyi açıklayan elçilerine ve öldükten sonra dirilmenin hak olduğuna…
– İkincisi, birbirinizi seveceksiniz, birbirinizi sevmeniz ise inandığınızın ispatı olacak. Yoksa sadece “iman ediyorum” demeniz yeterli olamayacak.
– Üçüncüsü de sevginin göstergesi olan selamı aranızda yayınız.
İşte sizi cennete götürecek, yol haritası.
”Aranızda selamı yayın” ifadesi bizlere satır aralarında şunu da söylüyor gibi:
İnsanlarla iyi ilişkiler kurun ve selam verebilecek insanlar yetiştirin.
Eğer meseleyi İslam dini açısından ele alırsak, insan olan herkesle iyi ilişkiler ve sağlam diyaloglar kurarak onlara İslam’ın evrensel değerlerini anlatma imkânı bulabiliriz.
Ancak maalesef selam verilemeyecek durumlar da vardır. Bu durumların neler olduğu nasıl verileceği İslam ilmihali kitaplarında detaylıca anlatıldığından burada o konuyu açmayacağız.
Yazımı dua yerine geçecek bir selamla bitiriyorum:
Allahın selamı, rahmeti, bereketi sizin ve hepimizin üzerine olsun.