Ücretli öğretmenlerin yaşadığı eşitsizliğin kapıları aralandıkça mağduriyetleri de artmaya devam ediyor. Dezavantajlı bölgelerde zorlu şartları da göğüsleyerek eğitim ve öğretimde adım atan öğretmenler, ‘eşit işe eşit haklar’ diyerek taleplerini sık sık dile getiriyor.

Devlet okullarında ek iş ve ücretsiz iş yaptıklarına vurgu yapan ücretli öğretmenler, bu sistemde sömürüldüklerinin altını çizerek, “Buyurun siz yapın. Biraz da siz sömürülün, bu kölelik sistemi içerisinde” diyerek isyan bayraklarını her geçen gün daha da yukarı çekiyor.

İadeyi itibar talebi

Ücretli öğretmenlerin diğer talebi ise boğulduklarını belirttikleri ve neredeyse bedava çalıştıklarını ifade ettikleri sistemde iadeyi itibar şeklinde haklarını talep ediyorlar. Ücretli öğretmenler, “Kimse de bu işi yapıyoruz diye bizi suçlayamaz. Bize sadece teşekkür edilmesi ve iadeyi itibar tarzında haklarımızın teslim edilmesi gerekiyor. Bizler öğretmen adayı değil öğretmeniz, öğretmen adaylarıyla değil kadrolu öğretmenlerle karşılaştırmalıyız. Haklarımızın da onlarla eşitlenmesi gerekiyor” diyor.

Öte yandan yaşanılan süreçte bir çok eksikliğin de önünü açmaya çalışan ücretli öğretmenler, “Asgari ücretin altında maaş, yarım yatan sigorta, nöbet ücretin olmayışı, kırtasiye yardımının olmayışı, aile ve çocuk yardımının olmayışı, Mebbis uygulaması denilen kayıtta bulunamadıkları, öğretmen kimlik kartlarının olmadığını, maaş promosyonun olmadığı, mazeret izninin olmadığı, raporlarda ücret kesintisi, sınıf öğretmenliği ve sosyal kulüplerde görev alınırken ücretin verilmediğini, kadrolu öğretmen atamasında ücretli öğretmenin işine son verildiğini, deprem bölgesindeki öğretmenlere deprem tazminatının olmayışı” sorunlarını dile getiriyor.

KPSS sorunu

2018 yılı yasasıyla bir atama mağduriyeti oluşturup, “Bizim öğretmenimiz” ve “Onların öğretmeni” tabiri oluşturuldu. Oysaki UNESCO ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) öğretmenlerin haklarına ilişkin çıkarılan yasada eğitimciyi koruma altına almıştır. Anayasa’nın 49. maddesi de çalışanların hayat seviyesinin yükseltilmesi, işsizliğin önlenmesi ve çalışma barışının sağlanmasının gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca yine Anayasa’nın 55. maddesi de adaletli ücretin elde edilmesi, sosyal yardımlardan da yaralanarak gerekli tedbirleri almanın da devletin yükümlülüğü olduğu tanımlanmış.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23. maddesi, “Herkesin hiçbir ayrım gözetmeksizin, eşit çalışma karşılığı eşit ücrete hakkı vardır ve çalışma herkesin kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayan, gerekirse her türlü sosyal güvenlik araçlarıyla da desteklenen bir ücrete hakkı vardır” diyor.

Öğretmenler, KPSS’ye girip istenilen puanı alıp atanana dek, “Devletin öğretmeni” değil de “Köle öğretmen  mi oluyor?” Çünkü Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Kurslardaki öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu, herhangi bir sınava girip başarılı olmuş değiller. Benim öğretmenimin girdiği KPSS sınavında başarılı olamadığı için orada öğretmenlik yapıyor” demesi tüm öğretmenleri ne kadar üzdü bilemezsiniz.

Neden okudular peki?

Pekâlâ, ücretli öğretmenler nasıl bir çözüm arıyor? Kölelik sisteminde Suriyeli, Afgan’dan daha kötü şartlarda geleceğin nesillerini eğitmeye çalışan öğretmenlerimiz, ne istiyor?

Şöyle ki:

– Eğitimde kölelik sistemine bir önce son verilerek sistem içerisinde sömürülen öğretmenlerin geçmişe yönelik tüm hakları teslim edilmelidir!

– Ücretli Öğretmenlerin okulda geçen yılları KPSS puanına eklenmelidir. Yıllara göre verilecek puanlar mağduriyetleri de ortadan kaldıracaktır. Çok çalışana yüksek puanlar eklenecekken az çalışana az puan eklenecektir. Puanların dönemlik verilmesi daha doğrudur. Yani her dönem için belli bir puan. Bu puanlamalar ücretli öğretmenlerden kısıtlanan maddi ve manevi kaybı giderecek seviyede olmalıdır!

– Geleceksiz bir iş olamaz! Madem bu sistem kaldırılamıyor. Sistemin önü açılmalıdır. Belli bir süre yapanlar direk kadroya geçmelidir. Belirlenen sürelerin altında çalışanlara bir sözleşme imzalanmalı eksik günler tamamlandıktan sonra onlarda kadroya alınmalıdır. 20 yıl çalışanın bile bir yere varamadığı göz önünde bulundurulunca bu da bir çözüm yolu olabilir.

Çok zor olmasa da istenilenin verilmesi gelecek nesil için de çok önem taşıyor. Tabii sıra öğretmenlerimize gelirse…