Sigara kullanımının zararları yıllardır bilinirken, özellikle gençler arasında popülerlik kazanan e-sigaralar, sağlık açısından ciddi tehditler oluşturuyor. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Bahadır, e-sigaraların özellikle gençlerde geleneksel sigaraya başlama riskini altı kat artırdığını vurguladı.
Gençler için tehlike çanları çalıyor
E-sigaralar nikotin bağımlılığını sürdürmenin yanı sıra, propilen glikol, bitkisel gliserin ve aroma vericiler içeriyor. Meyve, tatlı ve mentol aromaları genç kullanıcıları cezbetse de, yüksek sıcaklıkta bu maddeler toksik bileşiklere dönüşerek akciğer dokusuna ciddi zararlar verebiliyor. Bahadır, “Kısa süreli kullanım bile solunum yetmezliği ve ölüme yol açabilen EVALI vakalarına sebep olabiliyor” diyerek uyardı.
Kalp ve beyin sağlığı tehlikede
E-sigaradaki nikotin kalp atım hızını ve kan basıncını artırıyor, kalp-damar hastalıkları riskini yükseltiyor. Ergenlerde ise beyin gelişimini olumsuz etkileyerek dikkat, öğrenme ve hafızada kalıcı bozulmalara yol açıyor. Gebelikte kullanım ise düşük doğum ağırlığı ve erken doğum riskini artırıyor.
Pasif maruziyet unutulmamalı
E-sigara sadece kullanıcıyı değil, çevresindekileri de tehdit ediyor. Buharı, ortama nikotin, ağır metaller ve toksik bileşikler yayıyor; özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ciddi risk oluşturuyor.
“Çift Kullanım” gerçeği
Bazı araştırmalar e-sigaraların sigarayı bırakmada yardımcı olabileceğini öne sürse de, kullanıcıların çoğu hem e-sigara hem de geleneksel sigara kullanıyor. Bu durum, e-sigaraların bağımlılığı sürdürme aracı olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de yasalar net
Türkiye’de e-sigara ve ısıtılmış tütün ürünleri 4207 Sayılı Kanun ve 2149 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile satış ve kullanım açısından yasaklanmış durumda. Prof. Dr. Bahadır, “Yasakların uygulanması, denetimlerin güçlendirilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi hayati öneme sahip” dedi.
Sonuç olarak, “daha az zararlı” gibi algılanan e-sigaralar, akciğer, kalp-damar, sinir ve üreme sistemlerine ciddi zararlar veriyor ve pasif maruziyet yoluyla toplumu tehdit ediyor. Uzmanlar, özellikle gençlerin korunması için önlemlerin artırılması gerektiğini vurguluyor.




