Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, depresyonun irade eksikliği değil, beyin temelli bir hastalık olduğunu vurgulayarak, hızlı iyileşme beklentisinin bilimsel olarak mümkün olmadığını ifade ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikologu Merve Umay Candaş Demir, depresyonda sıkça dile getirilen “acil çıkış” arayışının gerçeği yansıtmadığını belirterek şunları söylüyor:
“Klinik psikoloji ve psikiyatri açısından bakıldığında, depresyondan ‘acil çıkış’ ifadesi, genellikle mümkün olmayan, gerçek dışı bir beklentidir. Depresyon, beyindeki nörotransmiter dengesizlikler, bilişsel çarpıtmalar ve davranışsal döngülerle karakterize karmaşık bir hastalıktır. Birkaç saat içinde tamamen iyileşmek, kırık bir kemiğin anında kaynaması gibi, biyolojik ve psikolojik süreçlere aykırıdır. Ancak, bu karamsar olmak gerektiği anlamına gelmez. Gerçekçi olan, akut kriz anlarında belirtileri hızlıca hafifletmek, yıkıcı davranışları önlemek ve profesyonel yardım alana kadar stabilizasyonu sağlamaktır. Bu, ‘acil çıkış’ değil, ‘acil durum yönetimi’ olarak adlandırılabilir. Burada amaç duygusal çöküşün derinleşmesini durdurmak ve kişiyi güvenli bir zemine çekmektir.”
Kriz dönemlerinde belirtiler ağırlaşıyor
Demir, akut depresyon dönemlerinde kişiyi acil çözüm arayışına iten başlıca durumları; yoğun iç sıkıntısı, hayattan zevk alamamanın dayanılmaz boyuta ulaşması, ani gelişen intihar düşünceleri ve ciddi uyku sorunları olarak sıralıyor.
Uzman Psikolog, bu süreçte ilk 24 saat içinde uygulanabilecek bilimsel yaklaşımlar bulunduğunu belirterek şöyle devam ediyor:
“İlk adım acil güvenlik önlemi alınmasıdır. Profesyonel yardım aranmalı, intihar düşüncesi varsa, 112 veya bir kriz hattı aranmalı ya da acil servise başvurulmalı. En öncelikli bilimsel müdahale, can güvenliğini sağlamaktır. Bu, hayat kurtarıcı ilk adımdır. İkinci adım ‘5 dakika kuralı’dır. O anki görevi (yataktan çıkmak, duş almak, bir bardak su içmek) sadece 5 dakika boyunca yapmayı hedefleyin. Bu davranışsal aktivasyon ilkesidir. Depresyon, hareketsizlikle beslenir. Küçük bir başarı bile beynin ödül sistemini hafifçe tetikleyebilir.”
Biyolojik düzenleme ve nefes teknikleri
Demir, kısa sürede sakinleşmeyi sağlayabilecek destek yöntemlerine de dikkat çekerek şu açıklamalarda bulunuyor:
“Üçüncü adım biyolojik düzenleme yapılmasıdır. Vagus siniri aktivasyonu yardımcı olabilir. Yüzünüzü soğuk suyla yıkayın veya ensenize soğuk bir kompres uygulayın. Vagus siniri uyarımı, vücudun ‘savaş ya da kaç’ tepkisini yavaşlatarak, sakinleşme tepkisini hızlandırır. Bu, akut anksiyete ve panik durumunda etkilidir. Nefes egzersizlerinden özellikle kare nefes (4 saniye al, 4 saniye tut, 4 saniye ver, 4 saniye tut) tekniği, vücudun otonom sinir sistemini bilinçli olarak kontrol etmenin ve kalp atış hızını yavaşlatmanın en hızlı yoludur.”
Ortam değişimi ve dikkat toplama önemli
Dördüncü adımda fiziksel ortamın değiştirilmesini öneren Demir, kısa yürüyüşlerin veya mekân değiştirmenin beynin olumsuz düşünce döngüsünü kırmaya yardımcı olduğunu belirtiyor. Topraklama yöntemlerinin ise zihni mevcut ana odaklayarak geçici rahatlama sağladığını ifade eden Demir, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“5-4-3-2-1 Topraklama Tekniğini (5 gördüğün, 4 dokunduğun, 3 duyduğun, 2 kokladığın, 1 tattığın şeyi söyleme) deneyin. Bu teknik, zihni yıkıcı düşünce döngüsünden o anki gerçekliğe odaklanmaya zorlar. Kısa vadede hızlı etki gösteren müdahaleler, ‘acil çıkış’ sağlamasa da, çöküş anının şiddetini azaltmada oldukça etkilidir. Bu teknikler belirtileri yönetmede son derece etkilidir, ancak depresyonun temel nedenini ortadan kaldırmazlar. Bir ağrı kesici gibidirler; ağrıyı dindirir ama kırığı tedavi etmezler.”
Bu durumlar acil müdahale gerektiriyor
Demir, bazı belirtilerin acil profesyonel destek gerektirdiğini vurgulayarak şöyle konuşuyor:
“Kişinin aktif olarak kendini yaralama veya intihar planları yapması, başkalarına zarar verme düşüncelerinin ortaya çıkması, gerçeklikle bağın koptuğu sanrılar veya halüsinasyonlar görmeye başlaması, günlerce banyo yapmamak, yemek yememek veya su içmemek gibi belirtilerde kişi vakit kaybetmeden acil yardım veya bir ruh sağlığı uzmanına başvurmalı.”
“Moralini yükselt” demek çözüm değil
Toplumda sık kullanılan önerilerin depresyonla mücadelede yetersiz kaldığına dikkat çeken Demir, şu ifadeleri kullanıyor:
“Depresyon bir irade eksikliği değil, beyin hastalığıdır. Kişinin ‘moralini yükseltme’ gücü, hastalığın kendisi tarafından bloke edilmiştir. Bu tür öneriler, kişiye ‘yeterince çabalamıyorsun’ mesajını verir. Bu da var olan suçluluk ve değersizlik duygularını pekiştirir, kişiyi daha da izole eder.”
Kriz anında doğru destek hayat kurtarabilir
Depresyondaki bireylere destek olurken empati ve somut yardımın önemine vurgu yapan Demir, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Doğrulama ve empati önemli. ‘Şu an ne kadar acı çektiğini anlamaya çalışıyorum. Yalnız değilsin’ gibi ifadelerle duygularını doğrulayın. ‘Kafanı dağıt’ yerine, ‘sana su getireyim mi?’ veya ‘hastaneyi birlikte arayalım mı?’ gibi somut ve basit görevler teklif edin. İntihar riski varsa, kişiyi yalnız bırakmayın ve profesyonel yardım almasını sağlayın. Unutmayın, bu teknikler tedavi değil, akut kriz anını atlatma becerileridir. Depresyon bir maratondur, sprint değil. ‘Acil çıkış’ yerine, ‘güvenli yönetim’ ve profesyonel yardım arayışı en bilimsel ve gerçekçi yaklaşımdır. Kriz anında atılacak her bilinçli küçük adım, iyileşme yolculuğunun bir parçasıdır.”




