Neden “SAĞLICAKLA”? Sağlık hepimiz için çok önemli bir kavram. Bu nedenle bir sevdiğimiz, arkadaşımız, dostumuzdan ayrılırken “Sağlıcakla kal” deriz. Ya da yemek yediğini gördüğümüzde “Sağlıcakla ye”, yeni bir ev aldığını duyduğumuzda “Sağlıcakla otur, bir yolculuğa çıkıyorsa “Sağlıcakla git” vb. Yani bir iş yapılacaksa mutlaka “Sağlıcakla” yapılmalı. Anlamına gelince; sağlıklı bir şekilde, esenlikle, rahatlık içinde. Bana ayrılan bu köşede sağlıkla ilgili konuları yazarken işte ben de böyle bir başlıkla sizlere “SAĞLICAKLA” demek istedim.

Sağlık Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik hali” şeklinde tanımlar. Sağlıcakla kalabilmek için hastalığın ve sakatlığı olmaması dışında bedence, ruhça ve sosyal yönden de iyi olmamız gerekiyor. İşte bu geniş tanım sağlığa ilişkin konuların toplumu ilgilendiren her alana yayılmasına olanak veriyor. Bunun anlamı bu köşede okuyacağınız yazılar her alanda olabilir.

Ayrıca belirtmek gerekiyor ki yazıların temel dayanağı her zaman bilimsel veriler olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi “Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir.” Böylesine doğruluğu bilinen bir durumu neden ayrıca belirtme gereksinimi var? Çünkü çevremizde öylesine bilgi kirliliği ve kavram kargaşası var ki bu kirlilikten ve karmaşadan korunabilmenin tek yolu bilimsel bilginin nesnel verilerini kullanmak. Ancak günümüzde ve özellikle ülkemizde bunu yapabilen sınırlı sayıda insan var. İşte bu köşenin yazarı da o az sayıda insanın arasına katılabilmeyi amaçlıyor ve bu nedenle bilimi temel alarak yazılarını yazmaya çalışacak.

Bundan kırk yıl önce 1984 yılında tıp fakültesine girdim. O zamandan bu yana sadece sağlık alanında değil toplumsal yaşamımızın her alanında öylesine büyük ve çoğu kez toplumsal yararın karşısında değişiklikler yaşadık ki şimdi geriye doğru baktığımda bunları yazmanın önemini her geçen gün daha fazla duyumsuyorum. İşte bu köşe zaman zaman geçmişin özlemine zaman zaman ise geleceğin kaygısına atıfta bulunacak. Geçmişi özlemek oraya takılı kalmak değildir aslında. Geçmişten geleceğe yansıyacak doğrulukları geçmişi de kucaklayarak ileri götürebilmektir.

Ve son olarak, bu köşenin yazarı bilimsel veriler eşliğinde taraflıdır. Tarafı emektir, toplumdur, uygarlıktır, demokrasidir ve onun vazgeçilmezi olan laikliktir.

Kalın sağlıcakla.