Hayatımız boyunca birçok ağaç görürüz. Kimi zaman gölgesinde dinlenir, kimi zaman meyvesini yeriz. Peki, sizce aynı ağaca bakan iki insan ne görür?
Birinin bakışları ağacın köklerine kadar uzanır. Toprağın derinliklerinde gizlenen gücü hisseder, ağacın neden o toprağı seçtiğini anlar. Nasıl besleneceğini, nasıl korunacağını bilir. Bu kişi için ağaç sadece bir meyve kaynağı veya gölgelik değil, yaşayan bir varlıktır. Onunla bir bağ kurar, ona saygı duyar ve onu korumak için elinden geleni yapar.
Diğerinin bakışları ise sadece yapraklara ve meyvelere takılır. Ağacın güzelliğinden etkilenir, belki de lezzetli meyvelerini tatmak ister. Fakat köklerden habersizdir. Ağacın nasıl hayatta kaldığını, ne gibi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu umursamaz. Onun için ağaç sadece bir nesnedir, kendi isteklerine hizmet etmesi gereken bir araçtır. Bu bencil bakış açısı ağaca zarar verebilir, hatta onu yok edebilir.
Ağacın tepesinde bir yabani ot ve bir kurt belirir. Yabani ot ağacın özünü emerken, kurt dallarını kemirir. Bu iki varlık ağaç için adeta birer tehdittir. Fakat umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Çünkü orada bir de üçüncü kişi vardır. Bu kişi ne yabani ota ne de kurda benzer. O, ağacı kurtarmak için elinden geleni yapacak olan kişidir.
Bu üçüncü kişi kim olabilir? Belki bir doğasever, belki bir bilim insanı, belki de sadece ağacı seven bir çocuktur. Önemli olan, onun iyi niyetli olması ve ağacı korumak için kararlı olmasıdır. Bu kişinin çabaları sayesinde ağaç yabani ottan ve kurttan kurtulacak, sağlıklı bir şekilde büyümeye devam edecektir.
Hayatta karşılaştığımız her şeyin birden fazla bakış açısı olduğunu unutmamalıyız. Bir olaya farklı açılardan bakmak, onu daha iyi anlamamızı ve daha doğru kararlar almamızı sağlar. Unutmayalım ki, her ağacın köklere ihtiyacı vardır ve bu kökleri korumak hepimizin görevidir.