Teşkilat; “Bir gayeyi gerçekleştirmek ve bir davayı hakim kılmak için hiyerarşik bir yapı içinde bir araya gelerek planlı, programlı ve disiplinli bir şekilde çalışan yeterli sayıdaki vasıflı insan topluluğu” demektir.

Siyasi partiler, seçmene ulaşmak açısından teşkilatlarını kullanırlar. Seçmenle aralarındaki bağlantı, yerel teşkilatlardır.

Teşkilatlanması olmayan bir partinin seçmene ulaşması, seçmenin sorunları ve beklentilerini anlayabilmesi ve seçmenle bağ kurabilmesi söz konusu olamaz.

Halk gücü olmayanın, söz gücü olmaz.

AK Parti teşkilatları dile kolay 21 senedir ayakta ve çalışıyor. Bir de AK Parti teşkilatlarında pirincin içinde ki beyaz taş gibi ayırt etmesi zor AKP’liler var ki, onları sosyal medya mesajlarında, cuma mesajlarında tanıyamazsınız.

Hem parti içi hem parti dışı sevilmezler. Dışarıdan yeni gelen bir vekil veya yeni bir başkan gözünde en iyileri AKP’lilerdir. Tabiri caiz ise, çok iyi tribüne oynarlar. Her başarısız dönemde vardırlar.

AKP’lileri AK Partililer’den ayıran turnusol kağıdı olmadığına göre nasıl anlarız, bakalım.

Asla davasına inanmaz, ortamlarda inancını ve siyasi kimliğini saklar.

Riyakardır. Kağıt ve form üstünde, teşkilatcıdır. Resim çekilirken en öndedir.

Bencil ve kibirlidir. Ben olmazsam bu teşkilat yürümez mantığındadır. Bencillik hastalığı verem mikrobu gibi başka bir insandan bulaşmaz. Ancak kişinin kendisini beğenmesiyle ve kibirlenmesiyle ortaya çıkar.

Tembel ve mental yorgundur. Makam siyaseti yapar. Masa başı, sosyal medyada çok iyi mesajlar verir. Cuma mesajlarını perşembeden atar.

Tembellik hastalığı, teşkilattaki başarının en büyük düşmanıdır. Tembellik yapanların, kibirli ve bencil siyasetçilerin elenmesi, iyi ve kötü gününde seçmenlerin yanında olunması, sandık örgütlenmesi modeli ile teşkilatlanma ile fabrika ayarlarına dönmek mümkün.

Teşkilatların hak yolunda bağrı yanık yolcuları,
Yolda cefayı sefa, mihneti nimet bilen,
Bu yolu, çetin, kıldan ince, kılıçtan keskin bilip  yürüyen,
Parti kapatma süreçlerinden, 15 Temmuz sürecine kadar, istiklâlinden, istikbalinden, hürriyetinden olmayı göze alan,
Bu yolun, delisi dîvânesi, bu işin hastası olan,

Teşkilât der ki ;
Yıllardır ve yıllardır, bizden olmayanların yüzünden ağzımız, yüreğimiz, tabanımız yandı.. Yandık gittik kül olduk!..

Yıllardır, onlar yediler, biz baktık,
Onlar dediler, biz dinledik!
Onlar yaşadılar, biz inledik!.
Onlar nutuk çektiler! Biz dert çektik, çile çektik!

Fakat sabrın da bir sonu vardı. Artık konuşuyoruz. Konuşacağız. Susmayacağız. Biz Reisin davasıyla davalandık, sevdasıyla sevdalandık.