Adalet nedir sizce?
Adalet, hak sahibine hakkını vermek ve haksızları terbiye etmektir. Yani başkalarının hukukuna tecavüz eden varlıkları cezalandırıp iyilik yapanları da mükafatlandırmaktır. Sadece mahkemedeki adaletten bahsetmiyorum; evde, aile içinde sağlanacak adalet, yönetim kurulunda üyelerin arasındaki adalette yazımızın konusu.
Cehennem olmazsa Cennet de olmaz. Cehennemin vücudu ve şiddetli azabı, masumların hukukunu çiğneyen bir zalimi cezalandırmak ve yüz mazlum hayvanları parçalayan bir canavarı öldürmek, adalet içinde mazlumlara bin rahmettir. Ve o zalimi affetmek ve canavarı serbest bırakmak, masumlara merhametsizliktir. Maalesef verilen cezalar vicdanlarda rahatlama sağlamadığı gibi ceza almadan, elini kolunu sallayıp gezenlerde oluyor bu Dünya hayatında. Demek bir Mahkeme-i Kübra’ya bırakılıyor.
Peki soruyorum sizlere?
Siz hiç tanımadığınız insanlar için mücadele ettiniz mi? Zararına, kazasına, belasına rağmen bedel ödemeyi göze aldınız mı?
Bir çift göz yaşıdır, iftiralarla polis çağırıp okul önünde bir veliyi, bir babayı gözaltına aldırmanın ahıdır adalet.
Kendi mutluluğunuz, kendi geleceğiniz ve kariyeriniz için harcadığınız insanların ahıdır adalet.
Parayla ve güçle alamadığınız insanların, dik duruşundaki asalettir adalet.
Bana dokunmayan yılan yaşasın diyenlerin gözü önünde, yılanı çıplak elle alanların cesaretidir adalet.
Ben yanmasam, sen yanmasan nasıl çıkarız aydınlığa deyip kendini yakanların ateşidir adalet.
Bugün değilse yarın ama bir gün mutlaka diyenlerin umududur adalet.
Dikenlerine rağmen gül yetiştirmenin, o dikenlerin batacağını bilerek sulamaktır adalet.
Kıyamet gününü beklerken, bu dünyada verdiğin mücadelenin adıdır adalet.
Kendinden başlamanın, kendini sorgulamanın, empati kurmanın gereğidir adalet.
Sabır suyuna çile unu katarak hazırladığın, taze, sıcak ve mis ekmek kokusudur adalet.
Hazret-i Ali’nin hilâfeti zamanında bir Yahudi ile mahkemede beraber oturmaları ve çok padişahların, sıradan vatandaşlarla ile mahkemede beraber yargılanması gösteriyor ki, Cenâb-ı Hakkın nazarında hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmadığını ve küçük, büyük için iptal edilmediğini gösterir. Müsavatsız adalet, adalet değildir. Yani herkese eşit olmayan adalet, adalet değildir. Hakim ve mahkeme tarafgir olamaz, tarafsız bakması adaletin birinci şartıdır.
Adaletsizliğe uğrasak bile ; büyük mahkeme gününü unutmadan, yalancı şahitlerin fayda etmeyeceği, güçlülerin değil haklıların kazandığı o günü bekleyeceğiz. Nazım’ın dediği gibi, mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele.