Eskiden farklı oluşumlar vardı, kendini reisci olarak adlandıran, AK Parti’de görev alamamış veya önü kesilmiş olanların umudu, yeni sivil toplum kuruluşlarıydı.Kongreler sonrası açıkta kalanların yeni adresiydi bu oluşumlar.Şimdi ise Yrp, bu açığı parti düzeyinde doldurmak için sahada.YRP, AK Parti’den ayrılan siyasetçileri transfer ederek ve AK Parti’ye tepkilerin adresi olmak umuduyla sahaya çıktı.Saadet Partisinde umduğunu bulamayanlarda eklenince tek hedef bizzat Recep Tayyip Erdoğan’a sandıkta kaybettirerek, bizde varız demek.

Fatih Erbakan’a düşen aslında ham iken Numan Kurtulmuş’un Has Parti zamanında yaptığı büyük erdemi yapmasıydı.Numan beyin çok ciddi akademisyen, siyasetçi ve işadamı ekibi vardı.Ama zarar vermek yerine benliğini AK Parti’de eriterek alternatif adaylardan biri olarak gönüllerde taht kurdu. Numan bey hamlığı atmış yanma aşamasında iken geçtiği AK Parti saflarında  pişti.Erbakan ise tepki, etki, gaz üçgeninde siyasette hiç bir görev üstlenmeden miras olan siyaset yoluyla tek atımlık son kurşununu kullanmak üzere.

Siyaset de 24 saat bile çok büyük bir zaman dilimidir.Eğer son hafta kritik yerlerden adaylarını çeker ve destekte bulunursa işte o zaman alternatif olma yolunda gönüllerde taht kurabilir.Aksi halde siyasetin o çöplüğünde esamesi bile okunmaz.Aradan 20 sene bile geçse taban yine de oy vermez. Saman alevi gibi Nisan’da parlar, Eylül’de söner.Aksini savunmadan önce Deva ve Gelecek partisinin durumunu incelemenizi öneririm.

1996 yılı Temmuz ayında dönemin BBP lideri Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, Meclis kürsüsünden yaptığı tarihi konuşmada hükümete destek vereceklerini  “Müslümanların iktidarına engel oldu dedirtmem” demesi ve Necmettin Erbakan’ın alkışı halen hafızalarda. Baba dostları halen hayatta, ihraç etmeden önce belki sorarsa anlatırlar.

Efsane mi gazoz mu yazımı hatırlayanlar bilir, bu seçim sonucunda YRP lideri ve yöneticileri ya efsane olacak ya da gazoz…

Gelelim 1 Nisan sabahına. İstanbul’un kazanıldığı, İzmir ve Ankara’nın kıl payı kaybedildiği, bazı ilçelerin kazanıldığı, mevcut ilçelerin kaybedildiği, partisi oy artırırken kendi ilçesi tarihinde ki en kötü oyu aldığı bir seçim sonrası ne olacak?

Kesin gözüyle bakılan ilçeler neden kaybedildi? Bazı ilçelerde tarihin en kötü oyu neden alındı?Konak’ta son dakika aday nasıl belirlendi?Bornova’da sahte diploma olayı gölgesinde geçen seçim süreci ve proje lansmanı neden yapılmadı?Üniversiteler ilçesinde böyle bir kaosa neden müsade edildi?

Torbalı’da neler oluyor, chp’ye geçen partililer neden kızgın?Eski başkan ve ekibinin yeniden refah hamlesi.

Bergama operasyonu…

Karabağlar’da kesin kazanır gözüyle bakılan aday neden son 2 hafta havlu attı?Teşkilat adayı neden yalnız bıraktı?

Hangi reklam ajansları hangi anket firmaları, adayları ve il yönetimini kandırdı, algı operasyonu yaptı?

Vekiller bazı ilçelerde neden sahaya inmedi?Amaç İzmir’i almak mı, İzmir’i dizayn etmek mi?

Meclis üyesi adaylarının çalışma performansı nasıldı?

Her ayrıcalığın bir vergisi vardır diyor Emerson, kendi ekibini meclis üyesi yazdıran başkan adayıda vergiyi sandıkta başarısızlıkla öder.

İzmir’in abisi konumunda yıllarca bir vekil olurdu şimdi ise İl Başkanı Saygılı o boşluğu doldurdu ve kimsenin adamı olmadan, kucaklayıcı bir şekilde önümüzde ki dönem bunu hissetirecek.

Peki İzmir’in ablası kim olacak? İzmir’de yıllardır bir Nükhet Hotar hegemonyası vardı, o yüzden kadın siyasetçiler hep gölgede kalıyordu. Şimdi ise çok güçlü 2 kadın vekil var. Ceyda Çankırı ve Şebnem Bursalı.

Nükhet Hotar’ın en büyük gücü direk Cumhurbaşkanına bağlı olduğunu ifade etmesiydi o yüzden siyasi hiç bir etkeni, teşkilatı kendine yakınlaştırmadı. Şimdi ise daha güçlü daha enerjik hatta çok daha sempatik 2 kadın vekil var. Cumhurbaşkanı ile direk temasta olup mütevazilikte çığır açmış vekillerle İzmir’de  artık her şey bambaşka olacak.

Surda gedik açıldı hadi hayırlısı…

Siyaseti bir bilim olarak ele alacağımız, bu bilimi psikolojik ve sosyolojik açıdan değerlendirip, matematiksel sağlama sağlıyor mu, sağlamıyor mu diye irdeleyeceğimiz analizlere başlıyoruz.