Hayatta başlangıçlar insanı her zaman korkutur. Çünkü yeni olan her şey, bir bilinmezlik taşır. Alıştığımız cehennem, bazen hiç görmediğimiz bir cennetten daha güvenli gelir. Çünkü bildiğimiz acı, bilmediğimiz huzurdan daha tanıdıktır.

Bilinmezlik her zaman bir korku kaynağı olmuştur. Oysa hayatın kendisi zaten bir bilinmeze, yarına gebedir. Ve insan, yarının güzellikler getireceğine inandığında, akışa teslim olduğunda, bütün hayatının değiştiğini fark eder.

En azından ben bunu kendim için söyleyebilirim. Uzun yıllar boyunca geleceğe dair endişe, korku ve belirsizlik duygusuyla yaşadım. Şimdi ise geleceğe güvenmeyi ve akışta kalmayı seçiyorum. Hayatın bana getirdiği her şeyi —iyi ya da kötü— kabulleniyorum. Çünkü başıma gelen “kötü” dediğim her şey, bugün sahip olduğum güçlü, cesur ve savaşçı tarafımı inşa etti.

Eskiden haksızlıklar karşısında susup, “Allah’a havale ettim” derdim. Şimdi biliyorum ki, belki de Allah’ın dünyadaki bir eli, bir sesi, bir adımı benim. Artık susmuyorum. Mücadele etmeyi, kendi hakkımı savunmayı, kendi yolumu çizmeyi seçiyorum.

Yeniden başlamak, her defasında biraz daha kendin olmayı öğrenmektir. Korkunun içinden geçmek, kaybettiklerini yeniden kurmak, bazen de hiç bilmediğin bir senle tanışmaktır.

Ve belki de en güzel başlangıç, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını kabul ettiğin andır. Çünkü o anda fark edersin ki; artık korkmuyorsun, sadece yürüyorsun.